50

Bunu duyan Melik de getirin bana onu, bunun üzerine ona gönderilen adem gelince, haydi Efendine dön de sor ona: o ellerini doğrayan kadınların maksadları ne imiş, şüphe yok ki, rabbim onların hiylelerine alîmdir dedi

(.........) Melik de onu bana getirin dedi - ya'ni sâkı gelip ta'biri haber verince Melik, Yusüfün ilm-ü fazlını anladı - ve zındandan çıkarılıp kendisine getirilmesini emr eyledi. Fakat (.........) bunun üzerine kendisine resul varınca - ya'ni bu emri tebliğ etmek için Yusüfe giden elçi varınca Yusüf, hemen zındandan çıkıvermedi de elçiye (.........) dedi ki, (.........) Efendine dön (.........) de sor ona (.........) o ellerini doğrayan kadınların maksadları ne imiş (.........) şüphe yok ki, benim rabbım - Allahü teâlâ - onların keydlerine alîmdir. - O kadınların bana ne hud'a yapmak istediklerini bilir. Bilmek için sormağa muhtac değildir. Fakat başkaları hakikati bilmez, onun için Efendin sorsun, tahkikat icra etsin, benim sırf kadın hılesiyle bigayri hakkın habs edildiğim enzarı ammede anlaşılsın, ısmet-ü beraetim gereği gibi tebeyyün eylesin de öyle çıkayım diye sebat etti. Ve şayanı dikkattir ki, asıl Hanımı tasrih etmedi. Bu kadar sene zındanda yaşayan Yusüf, zerre kadar sarsılmadıktan başka bu suretle büyükle üstüne büyüklükle nezaket gösterdi. Bunu takdir eden Melik de bizzat tahkikata girişib kadınları ıhzar ve istintak ederek: (.........)

50 ﴿