40

Onlar ki, rabbımız bir Allahdır demelerinden başka bir sebeb, bir hakk olmaksızın diyarlarından çıkarıldılar. Allah’ın da nasın bir kısmını bir kısmiyle def'etmesi olmasa idi her halde manastırlar, kiliseler, havralar Mescidler yıkılırdı ki, bunlar da Allah’ın ismi çok zikr olunur ve elbette Allah kendine nusret edeni mensur kılacaktır, şübhe yok ki, Allah çok kuvvetli, çok ızzetlidir

(.......) O mazlûmlar ki, (.......) Rabbımız Allah demelerinden başka bir sebeb olmaksızın mallarından ve diyarlarından bigayri hakkın çıkarıldılar. (.......) Ve eğer Allah nasın bir kısmını bir kısmiyle defetmese idi-mütecaviz zalimleri, mü'minlerle defetmesi olmasa idi (.......) savm'aalar, bî'alar, salutalar, ve içinde ismullah çok zikr olunan mescidler yıkılırdı. -Netekim o def'ı yapılmıyan yerlerde ilhad görülmektedir. SAVMAA, esasen tepesi sivri mürtefi' bina demektir ki, İslâmdan evvel Nesârâ râhiblerinin manastırlarına ve Sâbie müslimanların ezan yerleri olan minarelerde de kullanıldı. Fakat burada murad, Nasârânın manastırları veya Sâbienin zaviyeleridir. Bİ'A, Nasârâ ıbadethanesi olan kilise demektir. SALÂT, burada Ibranîce saluta muarrebidir ki, Yehûdîlerin namazgâhı, ya'ni havra demektir. Görülüyor ki, mescidler, içinde ismullahın kesiren zikr edilir olmasiyle tavsıf edilmiştir ki, bunda iki nükte vardır. Birisi islâm ıbadetinde ismullahın çok zikredilmesi maksudi aslî olduğunu tasrih, ikincisi de diğerlirinin vaz'ı aslî olan zikrullahın udul ile başka maksadlarda isti'mal olunduğuna işarettir.

Hasılı Allah, dindar olanları mütecavizlerin def'ıne sevketmese, ehli îmana harb hakk-u salâhıyyeti vermese idi manastırlar ve zaviyeler, kiliseler ve havralar, ve içinde Allah ismi kesiren zikredilen mescidler bütün hedmolunurdu, dinsizlerin tearruzu hiç birini bırakmaz, Sûre-i Bakarede geçtiği üzere Arz Fâsid olurdu. Bütün bunların mahfuziıyyet ve selâmeti müdafealariyle mütenasibdir. O halde bütün bunların hımayesini istihdaf eden islâmın hakkı müdafeası evleviyyetle sâbittir. (.......) Ve elbette Allah, onanusrat edeni mansur kılar. -Allah’a nusrat dinini nusrat demektir. Zira din ef'ali ıhtiyariyyeye teallûk ettiği cihetle olbabda maksudun husulü için iradei ilâhiyyenin teallûku abdin iradei cüz'iyyesine muallâk olduğundan kulların iradei cüz'iyyelerini sarf ile sâyileri iradei ilâhiyyenin incazına vesile olmak i'tibarile bir nusrat gibidir. Onun için mü'minlere müdafea va'deden Allahü teâlâ, nusratının kat'î tehakkukunu onların nusratına ya'ni çalışmalarına rabteylemiştir. Yoksa (.......)

muhakkak ki, Allah hiç şübhesiz kavîdir, azîzdir. - Nusrata ıhtiyacı yoktur. Ve nusrat ettiği muazzez ve gayrı mağlûbdur.

40 ﴿