2Ki, onlar namazlarında huşu'ludurlar (.......) ki, onlar namazlarında haşi'dirler. -Huşuu ba'zıları havf, rehbet gibi kalb fiillerinden olmak üzere ta'rif etmiş, ba'zıları da sükûn ve terki iltifat gibi cevarih fiillerinden göstermiştir. Doğrusu huşu', aslı kalbde, tezahürü bedende olmak üzere ikisini de cami'dir. Kalbe teallûk eden ciheti; azamet ve celâli rabbanî karşısında kendi küçüklüğünü göstererek nefsi emri hakka serfüru ettirecek ve edeb-ü ta'zîmden başka bir hatıraya iltifat etmiyecek surette kalbin son derece bir saygı hissi duymasıdır. Zâhiri teallûk eden ciheti de a'zai bedende bu hissin tezahüriyle bir sükûn ve sekînet hasıl olması ve gözlerinin önüne secde mevzıine bakıp, sağa sola, şuna buna iltifat etmemesidir. Binaenaleyh huşuun aslı, namazın şartlarından olan niyyetin kemaliyle, tezahüratı da namazın âdab ve mükemmilâtile alâkadardır. Hasenden ve İbn-i sirinden rivayet olunduğuna göre Resulullah ve eshabı namazda gözlerini Semaya kaldırırlardı, bu âyetin nüzulü üzerine önlerine eğdiler ve ıhtisari terk ettiler Buharî ve Müslimde Hazret-i Aişeden rivayet olunur ki, Resulullaha namazda iltifattan suâl ettim buyurdu ki, o bir ıhtilâstir ki, Şeytan onu kulun namazından ıhtilâs eder. Hakîmi Tirmizînin Kasim İbn-i Muhammed tarikıyle Esma binti Ebi Bekirden hazreti Aişenin validesi ümmi rûmandan tahric ettiği bir hadîste de müşarün'ileyha Ümmi rûman radıyallahü anha demiştir ki, namazımda sallanıyordum, Ebû Bekir radıyallahü anh gördü beni öyle bir azarladı ki, Resulullahı dinledim şöyle buyuruyordu: her hangi biriniz namaza durduğunda her tarafı sakin olsun, Yehûdiler gibi sallanmasın. Zira namazda sükûnı etraf namazın tamamındandır (.......) |
﴾ 2 ﴿