51

Yetişmedi mi daha onlara ki, sana kitab indirdik, karşılarında okunup duruyor? Şübhesiz ki, onda îman edecek bir kavm için muhakkak bir rahmet ve ilâhî bir ıhtar var

(.......) daha yetişmedi mi onlara - o başka âyet, başka mu'cize istiyenlere kâfi gelmedi mi daha mu'cize olmak üzere (.......) bizim senin üzerine - demin söylenildiği vechile: bundan evvel okuması yazması olmadığı muhakkak bulunan senin üzerine - şübhesiz kitab indirmemiz (.......) karşılarında okunup dururken (.......) şübhe yok ki, onda - o kitabda

(.......) mutlak bir rahmet - büyük bir nı'met (.......) ve bir ilâhî ıhtar ve nasıhat var (.......) îman edecek bir kavm için - ınad, teassub, aksilik edecekler için değil, îman edecekler için bu âyetin, siyak-u sibakına nazaran (.......) diyen zalimlere cevab olarak nâzil olduğu anlaşılıyor. Bununla beraber sebeb-i nüzulünde şu da rivayet olunmuştur. Müslimanların bir takımları Yehûdîlerden işittikleri ba'zı şeyleri yazmış oldukları bir kürek ile gelmişlerdi. Resulullah sallallahü aleyhivesellem «bir kavmın kendi Peygamberlerinin getirdiğini bırakıp da başkasının başkalarına getirdiğine rağbet etmeleri hamakat veya dalâletlerine kâfidir» buyurdu. Bunun üzerine (.......) âyeti nâzil oldu (.......) Gerçi bu âyet bu vak'a üzerine de okunabilir. Lâkin bunun sebeb-i nüzul olması âyetin altına ve üstüne muvafık düşmüyor. Çünkü sıyak-u sibakına nazaran (.......) zamirleri müslimlere değil (.......) diyenlere raci'dir. Rivayet olunur ki, Abdullah İbn-i Âmir İbn-i Rükn Hazret-i Aişe radıyallahü anhaya bir hediyye takdim etmişti. Müşarün'ileyha «Abdullah İbn-i Amr» zannedip reddeyledi ve o, başka kitabları tetebbu' ediyor, Allahü teâlâ ise (.......) buyuruyor dedi. Bunun üzerine o Abdullah İbn-i Âmir dediler, o vakıt kabul etti. Hazret-i Hafsa radıyallahü anha da kürek üzerine Yusüf kıssasından bir yazı getirmiş. Hazret-i Peygambere okumuştu, aleyhisselatü vesselâm vechi renkten renge girerek buyurdu ki, canım yedi kudretinde olan zatı a'lâya kasem ederim ki, ben aranızda iken size Yusüf gelse de beni bırakıp ona uyacak olsanız sapmış olursunuz. Ben sizin Peygamberlerden nasîbinizim, siz de benim ümmetlerden nasîbimsiniz. Hazret-i Ömer ibnil hattab radıyallahü anh bir gün bir adama uğramıştı, bir kitab okuyordu, bir saat dinledi hoşuna gitti, o adama: bana bu kitabı yazıver dedi. O

da peki deyip bir deri aldı, onu hazırlayıp içine dışına yazıverdi, sonra Ömer onu alıp Hazret-i Peygambere getirdi, okumağa başladı, Resuli ekrem sallâllahü aleyhi ve sellem Hazretlerinin mübarek yüzünde de bir renk peyda olmağa başladı, derhal Ensardan bir zat o kitaba vurdu da (.......) anan gayb etsin seni ey Hattab oğlu» bu gün sen bu kitabı okuyalı beri Resulullahın yüzüne bakmıyor musun? Dedi, o vakıt Peygamber sallâllahü aleyhi ve sellem buyurdu ki, «ben hem fâtih ve hem hâtim ba'solundum ve bana hem cevamiul'kelim ve hem havatimi verildi ve bana söz ıhtisar edildi de edildi, sakının sizi mütehevvikler helâke sürüklemesinler (.......) Mütehevvikler, reviyyetsiz her işe dalanlar yâhud mütehayyirler demektir.

51 ﴿