6

Allah’ın va'di bu, Allah, va'dine hulf etmez ve lâkin nasın ekserisi bilmezler

(.......) Allah va'di - bu zikrolunan galebe ve nusrat öyle bir va'ddir ki, onu Allahü teâlâ va'd buyurdu. (.......) Allah, va'dine hulfetmez - binaenaleyh bunlar behemehal tehakkuk edecektir. Burada açık olarak iki va'd var. Birisi Rumların mağlûbiyyetlerinden sonra galib gelecekleri, birisi de mü'minlerin nusrat ile ferahlatacaklarıdır. Bu iki va'd çok geçmeden tehakkuk etti, Ebû Bekir bahsi kazandı. Bu suretle bunun nübüvveti Muhammediyyeyi isbat eden ilâhî bir âyet, bir mu'cize olduğu tebeyyün eyledi. Bu yüzden bir çoklarına hidayet yetişti müsliman oldular. Nüzulü daha mukaddem iken bu suretle mu'cizeliğinin tehakkuk ve tebeyyünü muahhar olmak hasebiyle tertibde obir Sûreden sonraya konuldu. Orada (.......) diye mu'cize istiyenlere karşı (.......) buyurulmakla buna işaret de olunmuştu. Maamafih bu iki açık va'd arasında (.......) ile anlatılan diğer bir va'd daha vardır ki, Rumların İranlılara galib olduktan sonra ileride müslimanlara mağlûb olacaklarına işaret eder. Netekim baştaki (.......) ma'lûm (.......) meçhul sıgasıyle okunduğu takdirde Ebû Saidi Hudrî ve sâireden rivayet edilen kıraeti şazze vechile «Rum galib geldi fakat onlar bu galebelerinden sonra ileride mağlûb olacaklar» diye doğrudan doğru bu ma'nâ tasrih edilmiş olur. Bu ise evvelkilerden daha uzak ve istikbale âid olmak ı'tibariyle daha mühim olan bir mu'cizedir. Fakat obirleri gibi Peygamberin zamanında zâhir olmayıp sonra tehakkuk edeceğinden âyette işaret ile gösterilip tarafı risaletten beyan buyurulmuştur. Filvakı' İranlılara galib gelen Hiraklin kendi hayatında Rum orduları Hazret-i Ebi Bekrin zamanı hılâfetindeki Yermûk muharebesinde ı'tibaren İslâm mücahidleri karşısında mağlûb olmıya başlıyarak Hazret-i Ömer zamanındaki futuhı Şamdan tâ İstanbulun fethine kadar devam etmiş ve bu suretle bu mu'cize dahi temamen tehakkuk ve tebeyyün eylemiştir.

Bir de Ebû Hayyan Bahri muhıt nam tafsirinde şunu kaydetmiştir: şeyh üstaz Ebû Ca'fer İbnizzübeyr hikâye ederdi ki, Ebülhakem İbn-i Berrecan müslimanların beyti makdisi fethedeceklerini (.......) kavli ilâhîsinden zaman ve günü muayyen olarak istihrac etmiş idi. Ve İbn-i Berrecan kendisi feth için ta'yin ettiği vakıttan evvel vefat eyledi, vefatından bir zaman sonra da müslimanlar onun ta'yin ettiği vaktıtta Kudsü feth ettiler. Müşarün'ileyh Ebû Ca'fer işbu Ebülhakem İbn-i Berrecanın kitabullahdan istihrac ederek mugayyebata dair bir takım şeylere muttali' olduğuna ı'tikad ederdi (.......) Muhyiddîni arabî, dahi işbu Kudüs fethi hakkındaki istihracdan bahs etmiştir. Demek olur ki, âyette ancak ricalullaha münkeşif olan daha diğer iymalar da vardır.

Alusî tesirinde de der ki, Muhyiddini arabî, ırakî ve sâire gibi arifînin Kur’ân’ı kerimden mugayyebat istihrac ettikleri meşhurdur. Bu bir takım kavaıdi hisabiyye ve a'mali harfiyye üzerine mebnîdir ki, onlara dair seleften bir şey varid olmamıştır. Hazret-i Ali kerremallahü vechehuye «Resulullah size başkalarından ketmeylediği bir sir söyledi mi?» diye sorulmuştu, dedi ki, hayır ancak Allahü teâlânın bir kuluna kitabında bir anlayış vermiş olması müstesna. (.......) Ve lâkin nasın ekserîsi bilmezler. -

Ya'ni bunların Allah va'di olduğunu ve Allah’ın va'di muhakkak vaki' olacağını bilmezler.

6 ﴿