4Allah adam için içinde iki kalb yapmamıştır, ve kendilerinden zıhar yaptığınız zevcelerinizi analarınız kılmamıştır, Evlâtlıklarınızı da oğullarınız kılmamıştır, O sizin ağzınızda lâfınızdır, Allah ise hakkı söylüyor ve doğru yola hidayet eyliyor (.......) Allah, bir adam için içinde iki kalb yapmamıştır - hiç bir kimseye iki vicdan verilmemiştir, hiç bir adam kalbinde bire iki demez, hakkın birliğinin şâhidi olan bu kalb ve vicdan birliği her duygunun ve her bilginin en esaslı kanunudur. Mantıkın tesaduk ve tenakuz kanunları bunun fer'idir. Bu olmasa idi insan kendini tanıyamazdı. (.......) Ve kendilerinden zıhâr yaptığınız zevcelerinizi analarınız kılmamıştır. - (.......) ZIHAR, bir adamın zevcesine «sen bana anamın zahrı, ya'ni sırtı gibisin» demesidir ki, anam bana nasıl haram ise sen de bana öyle haramsın demek olur. Arablar böyle denilen bir kadını ana gibi addederler, hemen ayırırlardı ve ana gibi addedildiğine göre tekrar nikâh edilememesi de lâzım gelirdi. Burada onlara ana gibi demekle hakikaten ana oluvermiyecekleri anlatılarak bu âdetin ta'dili lüzumu gösteriliyor ki, tafsıliyle keffareti (.......) sûresinde gelecektir. (.......) evlâdlıklarınızı da oğullarınız kılmamıştır. - ED'IYÂ «deıyy» in cem'idir, deıyy, veled çağrılan demektir ki, lisanımızda evlâtlık ta'bir olunur. Ebüssüud der ki, ef'ılâ cem'ı, tekıyy ve etkıya gibî feîl bima'nâ fâıle mahsus olduğu için mef'ul ma'nâsına olan «deıyy» in bu suretle cem'ı şazdır. (.......) o - zıhar ve o çağırış (.......) sizin ağzınızda lâfınızdır. - Sâdece lafzın mu'teber olduğu hususatta ba'zı ahkâmı hâiz olabilirse de vakı'de onun vicdanda tasdık edilmesi lâzım gelen bir hakıkati yoktur ve nihayet bir mecazdır. O halde onlar hakkında hakıkaten ve her vechile oğul ahkâmı câri olmak lâzım gelmez. Meselâ onun boşadığı bir kadını almak haram olmaz. Onda (.......) hukmü cereyan etmez. (.......) Allah ise hakkı vakıa mutabık olanı, gereğî söylüyor. (.......) ve yol gösteriyor. - O halde başkasının değil, onun irşadını dinleyiniz şöyle ki, |
﴾ 4 ﴿