8

Çünkü biz onların boyunlarına kelepçekler geçirmişiz, onlar çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı gözleri aşağı somurtmaktadırlar

(.......) çünkü biz onların boyunlarında bir takım bağlar, kelepçekler yapmışızdır. - AĞLÂL, gaynın zammiyle (.......) ün cem'idir. Bahir de der ki, gull, unf, tazyık, ta'zib, esaret ma'nâsiyle boyunu ihata eden ve boyun ile beraber iki veya bir eli de bağlıyandır. Râgıb da şöyle der: a'zayı ortasına alan bağdır. Ba'zıları da ta'zib ve teşdid için eli boyuna bağlıyan bağdır diye ifâde etmişlerdir. Kamus mütercimi de mahbus ve mecnun boynuna geçirdikleri demir toka ve lâleye denilir diye anlatmıştır. Demek ki, gull kelepçek ve lâle mekulesi demir bağlardır. Ebû Hayyan Bahirde diyor ki, zâhir olan işbu (.......) âyeti istiare değil, hakıkat olmaktır. îman etmiyeceklerini haber verince Âhıretteki hallerinden de bir şey haber verilmiş demektir. Bununla beraber Cumhur bunun bir istiare olduğunu söylemişlerdir ki, hidayetlerine mani' olan enfüsî ve ictimaî ı'tiyad ve şeriatın (.......) mısdakınca bir cezai mükteseb halnide tab-u ilzamını tasvirdir. Çünkü tomruk ve kelepçek gibi bağlar ceza ve ukubet alâtından olmak ı'tibariyle cebrî olan fıtriyyatı değil, iktisab ile istihkaka terettüb eden cezaî bir ilzam ifâde eder. İlk nazarda asrî medeniyyetin boyun bağlarını ıhtar eder gibi görünen bu «ağlâl» hem ferdin kabiliyyeti fıtriyyesini yanlış hedeflere sevk eden bir cem'ıyyet sultasının fena tazyıklarını hem de bâtıl ı'tikadlar, çirkin ıtiyadlar kötü huylar, taklid, taassub, hevâ gibi küfr-ü ma'sıyeti hoşlandırıp iymandan kaçındıran fena melekelere ve keyfiyyetlere nefislerin alıştırıla değişmez hale getirilmiş olmasını temsildir. Evet o kelepçekler (.......) mazmunu üzere çıkmaz bir surette boyunlarına geçirilmiş (.......) onlar - o demir çemberler, enli, dik yakalıklar halinde (.......) çenelere dayanmıştır. (.......) burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmuş kalmışlardır. - Hakkı görmek için etraflarına bakmazlar ve bakamazlar.

8 ﴿