11Ancak zikri ta'kıyb eden ve gaybde rahmana haşyet besliyen kimseyi sakındırırsın, işte onu hem bir mağrifetle hem bir ecri kerîm ile müjdele (.......) ancak o kimseyi inzar edersin, ya'ni ekseriyet öyle olmakla beraber sen yine umumunu da inzar edeceksin, çünkü inzarının o kimselere faidesi olur, o kimseleri sakındırır korundurursun ki, (.......) zikri ta'kıb etmekte - kitabı, Kur’ân’ı cidden düşünerek vird etmekte, nasıhat dinlemekte (.......) ve rahmana gayibde haşyet beslemektedir. - Ya'ni Âhırette olacağı gibi henüz huzuruna varmış olmayıp gıbayında bulunduğu halde onun celâl-ü azametini sayarak ıkabından korkar, rahmandır diye rahmetine mağrur olmaz. (.......) buyurduğunu hisab eder, emirlerini tutar. Yahud kendi gaybinde içinden ya'ni yalnız zâhiri değil, Allahdan başka kimsenin vâkıf olamıyacağı kalbinin iç yüzünden haşyet duyar. Hangi kavmden olursa olsun (.......) işte onu hem bir mağrifet hem de bir ecri kerîm ile tebşir et - «mağrifet» ve «ecr» deki tenvinler tefhım içindir. Ya'ni hiç bir günâh bırakmayıp örten geniş, ehemmiyyetli bir mağrifet ve hiç bir minnet ve eksikliği olmıyan şanlı, şerefli güzel bir ecr ile müjdele: demek ki, risalet yalnız inzar için değil, hem de böyle büyük müjde ile tebşir hikmeti içindir. Bu inzar ve tebşirin asıl sirr-ü hikmeti ise şudur: |
﴾ 11 ﴿