SÂDSûresi Mekkidir, bir ismi de Sûre-i Davuddur (Besair). Âyetleri - Kûfîde seksen, Hicazî, Bısrî, Şamîde seksen altıdır. Kelimeleri - Yedi yüz otuz ikidir. Harfleri - Üç bin altmış dokuzdur. Fasılası - (.......) harfleridir. Evvelki Sûrenin âhirine doğru (.......) hikâye buyurulduğu için bu Sûre de (.......) ile başlıyor. (.......) Rivayet olunur ki, Ebû Talib hastalandığı zaman Kureyşten bir hey'et geldi, içlerinde Ebû Cehil de vardı, yanına girdiler: biraderinin oğlu bizim ilâhlarımıza şetmediyor, şöyle yapıyor, şöyle şöyle diyor, ona haber göndersen de nehyeylesen dediler, haber gönderdi, nebiyyi ekrem sallâllahü aleyhivesellem geldi odaya girdi, Ebû Talibin yanında bir kişilik yer vardı, oraya oturmasın diye Ebû Cehil sıçradı oraya oturdu, Resulullah amcasının yakınında oturacak yer bulamayınca kapının yanında oturdu, Ebû Talib, ey biraderzadem! Kavmin yine senden şikayet ediyorlar, ilâhlarına şetmediyorsun, şöyle şöyle diyorsun zu'munda bulunuyorlar dedi, onlar da bir çok söylendiler, Resulullah söz aldı: ya ammi ! ben onları bir kelime üzere istiyorum, bir kelime ki, onunla Arab onlara inkıyad edecek, Acem onlara cizye verecek dedi, bunun üzerine ferahlandılar, babanın aşkına ondan fazlasını veririz, ne o kelime dediler? bir tek kelime, dedi, ne o dediler (.......) dedi, derdemez telâş ile kalktılar ve elbiselerini çırparak (.......) dediler, işte (.......) a kadar bunun üzerine nâzil oldu. 1(.......) bu zikrile meşhun Kur’âna bak (.......), bunu âyet sayan rivayet yoktur. Yazılısı ı'tibariyle bir harf okunuşu ı'tibariyle bir isim veya (.......) dan fıli mâzıy veya (.......) dan emri hâzır olabilir. Harf olduğuna göre diğer mukattaatta geçtiği üzere tehaddi ve ı'caz yoliyle serdedilmiştir. Ekserin kavlince bu Sûrenin ismidir. Mücerred bir remz olması da mel'huzdur. Fatihada bu harf ile alâkadar sırat kelimesi vardır. Sıdk maddesi de bu remzin ilk ıhtar edeceği kelimelerdendir. (.......) sadıksın ya Muhammed, ya sadık gibi. Hasenden rivayet olunduğuna göre (.......) nın müfaalesi o an müsadattan emirdir. Sadâ karşılık vermektir. Onun için sesin aksettiği yerden verilen karşılığa sadâ denir. Binaenaleyh (.......) ın kesrile sadi: sadâla sen, Kur’ân sesine ma'kes ol, sadâ gibi karşılık ver, ya'ni mazmuniyle âmil ol, icra et demek olur. İbn-i Abbastan bir rivayete göre (.......) gece ve gündüz yokken Arşı rahmanın üzerinde bulunduğu deryanın ismidir. (.......) bak. Saîd İbn-i Cübeyrden; Allahü teâlânın iki nefha arasında mevtayı ıhya buyurduğu deryanın ismidir. Bu iki rivayet garîb olmakla beraber lâtîftir. Bunlarda (.......) kasem ma'nâsını da tazammun edebilir. Ve o surette (.......) atfoluyor. (.......) sahib zikir, zikirli, zikir dolu - burada zikir şu üç ma'nâdan her biriyle tefsir olunabilir. ZİKİR, namı anılmak: şeref-ü şan ma'nâsına (.......) gibi. Anmak tezkir: va'z ve ıhtar ma'nâsına, şeriat ve ahkâm, va'd-ü vaîd, geçmiş ümmetlerin vekayinden medarı ıbret olan kısas ve ahbar gibi. Dinde ihtiyaç bulunan şeyleri anlatmak ma'nâsına, ya'ni şanlı, nasıyhatlı din öğreten ıbret dersi veren Kur’âna kasem olsun ki,... Bu kasemin cevabı mahzuftur. (.......) o mahzufa ma'tuftur. Ya'ni sen risaletinde sadıksın, sana söylenen haktır o va'd-ü vaîd muhakkak yerini bulacaktır. Fakat kâfirler |
﴾ 1 ﴿