MÜLK

Sûre-i Mülk, Tebareke, Mânia, Münciye, mücadele, Vâkıye, Mennaa dahi denilen bu Sûre-i celîle Mekkîdir.

Âyetleri - Otuzdur.

Kelimeleri - Üç yüz beştir.

Harfleri - Bin üç yüz on üç.

Fasılası - (.......) harfleridir.

Taberanînin tahric ettiği vechile İbn-i Mes'ud Radıyallahü anh demiştir ki, Biz Peygamber zamanında buna Mânia ismini verirdik. Bu Sûrenin fazıyleti babında Tirmizî ve daha başkası İbn-i Abbas radıyallahü anhümadan şöyle rivayet etmiştir:

Peygamber sallâllahü aleyhi ve sellem hazretlerinin ashabından bazısı bir kabrin üzerine çadırını kurmuştu, onun bir kabr olduğunu zannetmiyordü, bir de bakar ki, orada bir insan (.......) okuyor, hitamına kadar okudu, bunun üzerine Peygamber sallâllahü aleyhi ve sellem hazretlerine geldi, ya Resulâllah dedi: ben çadırımı bir kabr üzerine kurmuşum, onun bir kabr olduğunu zannetmiyordum, baktım ki, orada bir insan (.......) Sûresi okuyor, hıtamına kadar okudu, Resulüllah sallâllahü aleyhi ve sellem buyurdu ki, o Sûre Mâniadır, onu kabir azâbından kurtarır. Tirmizî der ki, bu bir hadîsi hasendir. Bu vecihten garibdir. Bu babda Ebû Hüreyreden de şöyle merviydir:

Peygamber sallâllahü aleyhi vesellem buyurdu ki, Kur’ân’dan otuz âyet bir Sûre bir adama şefaat etti, nihayet ona mağfiret olundu, o (.......) Sûresidir. Bu bir hadîsi hasenedir - bunu Ahmed, Ebû Dâvud, Nesâî , İbn-i Mâce, Hâkim dahi rivayet eylemişlerdir. - Yine Tirmizîde câbir radıyallahü anhtan şöyle merviydir. Hazretleri Peygamber sallâllahü aleyhi ve sellem Secde ve Mülk sûrelerini (.......) okumadan uyumazdı (.......) Bunu İbn-i Merduye de Hazret-i Âişeden şöyle rivayet etmiştir: Hazret-i Peygamber sallâllahü aleyhi ve sellem Mülk (.......) yi her gece okurdu, ne seferde ne hazarda bunları bırakmazdı.

Taberanînin ve İbn-i Merduyenin Senedi Ceyyid ile İbn-i Mes'uddan rivayet eyledikleri bir hadîs ile yine ondan bir cemaatin rivayet ettikleri ve Hâkimin sahîh dediği diğer bir hadîste şöyle varid olmuştur: (.......) her kim bunu bir gecede okursa çok kazanmış ve iyi yapmış olur.

Âlûsî der ki, bu Sûrenin fezaili hakkında varid olan bu gibi bir çok haberlerden dolayı bunun her gece kıraeti mendubdur denilmiş, ben de sinni temyîze irdiğimden bu güne kadar bunun böyle kıraetine beni muvaffak kılmış olan Allah telalâya hamdeder, bundan böyle de tevfık ve kabulünü dilerim. Buharî şerhlerinin ba'zısında da şöyle gördüm: Hilâl görüldüğü sıra bunun otuz âyeti bir kişinin o ay içinde mekârihten hıfzolunmak recasiyle okunması mendubdur (.......)

Tahrîm Sûresinden sonra Sûre-i Mülkün başlayışı, mazlumunu: makabline ve mâba'dine münasebet ve tealluku i'tibariyle tertibi tıbkı yukarıda Sûre-i Nurun akıbinde (.......) diye başlıyan Sûre-i Fürkanı andırır. Bu bir taraftan Sûre-i Vâkıanın âhiriyle Sûre-i Hadîd ve mücadeleden beri gelen Sûrelerin her birini kök noktalarına basarak süzen ve mecmuunun bir zübde ve gayesi gibi yeni bir devri inkılâba işaret eden ve bu suretle diğer taraftan da maba'dine bir mebde' ve esas olmak üzere başlayan bir Sûredir.

Bunun Sûre-i Tahrîmde bastığı noktalar, mesellerin mazmunundaki ibret noktalarını teşkil eden kelimati Rabbın tasdık ve tavzîhi, Fir'avin gibi zâlim ve şeytanetkâr kâfirlere ve münafıklara karşı mücahede ve mücadele ile korunulması emrolunan narı Cehennemin şiddeti, sir noktası, bir de Tahrîm ve infak ile alâkadar olarak kesbi rızk mes'elesi gibi esaslardır. Nüzulde Mekkî olan Sûrelerin tertibde bil'akis Medenî olan Sûrelerden sonraya konulması, mazmunlarının şumulü ve sureti tehakkuku i'tibariyle yine yeni bir devrin başlangıcı noktasında bulunulduğunu iyma eder.

Sebeb ve hikmeti nüzulü, mündericatından anlaşıldığına göre mülk ve meleküti ilahîde süfliyyetten sakınıb izzet ve mağfirete irmek üzere (.......) mantukunca en güzel amellerde müsabekaya tergib ve teşvık için inzar ve tebşir ve Allah’ın bu babdaki va'd-ü va'ıydine karşı inkâr ve istihza ile (.......) diyen kâfirlere karşı da onun bir sirri ilâhî olduğunu (.......) emri mucebince tefhim ve tebliğ ile risaleti Muhammediyyeyi takrirdir.

1

Ne yücedir o ki, mülk onun elinde ve o her şey'e kadîrdir

(.......) Sûre-i Fürkanın başına bak - ya'ni ezelî sıfatı kemâlı, lâyezalî hayr-ü berekâtı ile evvel ve âhir, zahir ve bâtında her şeyden üstün olarak dâim ve bâkı ve yüksekliği öteden beri beyan oluna gelen âyât ve âsârının ve eltaf-ü berekâtının ve ef'al-ü tesarrufatının ihatalara sığmaz tecelliyatiyle zâhir ve âşikâr bulunan ne yüce feyyazdır o Hak teâlâ ki,

1 ﴿