10

Ve biz işidir veya akl eder olsaydık bu Seıyr eshabı içinde bulunmazdık, derler

(.......) hem derler ki, (.......) eğer bizler söz dinler ve aklı güzel isti'mal eyler kimseler olsa idik - ya'ni Allah bize kulak ve akıl vermemiş ve onlarla iyi dinlenip tutulduğu veya hakkıyla düşünülüp amel edildiği takdirde hidayete erdirecek haberler, hikmetler, nasîhatler, deliller indirmemiş değildi, fakat biz onlara kulak vermedik masal dedik, sağırlık ettik, aklı olanlara yakışacak vechile iyi düşünmedik, kendi zevkımızı, hevamızı, düşündük, çılgınlıkla fitnelere kapıldık, fenalar içinde fenalıklara düştük, eğer bizler iyi dinler yâhud iyi düşünür kimseler olsa idik aklın yetişemediği hususlarda nakıl yolu olan semi'den olmazsa aklın kendisinden hakkile istifade etsek ya'ni hidayet mısbahı olan ehli hak ulema ve eimmei müctehidîn gibi nakıl ve aklı, rivayet ve dirayeti cami' bahtıyarlardan olamasak bile hiç olmazsa rivayet ve dirayetten birine olsun sahib bulunsa idik küfre sapmaz (.......) o Seıyr eshabı Şeytanlar içinde bulunmazdık - onlara katılıp bu çılgın ateşe atılmazdık, vaktiyle içlerinden çıkar, hidayet yolunu tutardık, lâkin onlar içinde bulunduk, bu ateşe atıldık, Demek ki, bizler ne dinler, ne de düşünür kimseler değilmişiz. Eyvâhlar olsun derler. Ukalalık iddiasında bulunan o nankörler nihayet felâket karşısında böyle azâba istihkaklarını ı'tiraf ederler. Bütün mes'uliyyeti vicdaniyye ile yanarlar. Bu beyan ile de şu noktalar tahlil edilmiş bulunuyor: Allah bir şey indirmedi deyip durmanın sebebi bu üç şeymiş: birincisi semi'den istifade etmemek, ikincisi akıldan istifade etmemek, üçüncüsü de bu suretle kötü muhîtta bulunmak, fakat üçüncü bir taraftan mebde' bir taraftan da netice demektir.

Semi' ve aklı insana mebde-ü meadi, mazıy ve istıkbali tanıttıracak en müfid iki rehberdirler, diğer havas yalnız hali tanıtırlar. Lisan ve akl ise her ılme nâzırdır. Ve semi', akıldan evvel gerektir. Sem'ı veya aklı olanlar anlayıp dinliyerek fena bir muhîttan çıkar iyilere iltihak edebilir. Îman ve hidayet için bunların birisi bile derecesine göre kâfi gelir. Şu halde küfr-ü küfranın bütün sebebi sem-u akle gereği gibi ehemmiyyet vermemekte toplanır. Bu ise hayvanlıktan daha aşağı bir süfliyyettir. (.......) halbuki ne aklî ne de naklî delili idrâk kabiliyyeti bulunmıyanlara esasen teklif ve inzar yoktur. Onlar o süfliyyetin netaicine katlanırken sonunda böyle ebedî vicdan mes'uliyyetiyle Cehennem ateşinde yanmazlar. Kâfirler ise hılkaten insanın ta'rifinde dahil mükellef mes'uldurlar. Sâmi'aları da vardır, akılları da, sonunda Cehennemin hıçkırışını, azâb Meleklerinin ince suâllerini duyar anlarlar, önceden inzarı duymak, düşünmek istemezlerse de fi'lî darbe karşısında hepsini duyarlar. Onun için küfürlerini i'tiraf ederlerken sâmi'amız veya aklımız olsaydı demiyorlar, dinler veya akl eder olsaydık diye sem'-ü akıl ni'metlerine nankörlük etmiş olduklarına yanıyorlar.

10 ﴿