31Hem biz o ateşin muhafızlarını hep Melâike yaptık, sayılarını da ancak küfr edenler için bir fitne kıldık ki, kitab verilmiş olanlar yakîn edinsin ve îman edenlere îman artırsın, kitab verilenler ve mü'minler şübhelenmesin, kalblerinde bir maraz bulunanlarla kâfirler de desin: Allah bununla meselâ ne murad etmiş? İşte böyle Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir ve rabbının ordularını ancak kendisi bilir ve o ancak bir öğüttür düşünmek için beşer (.......) burada ashabı nar, ebediyen o ateş içinde kalıp yanacak olanlar ma'nasına değil, o ateşe sahib olup kuruyacak bekçiler, muhafızlar ma'nasına olduğu zâhirdirki murad Cehennem hazenesi denilen ve Sûre-i Tahrîmde (.......) diye tavsîf olunan ve reisleri Malik olan Zebanî Meleklerdir. Bunları ıddetlerinden, ya'ni adedlerinden murad da zikrolunan (.......) adedi olduğu vâzıhtır. Ya'ni bunların sayılarının on dokuz yapılması veya şahıslarımı, nevi'lerimi ne olduğu ta'yin edilmiyerek sade on dokuz adediyle muamma halinde ifade ve ıhbar olunması mücerred kâfirlere bir mihnet ve imtihan içindir. Bunun fâidesi de şunlardır: Bu âyetin sebeb-i nüzulünde iki rivayet zikrolunuyor: BİRİSİ: (.......) nâzil olduğu zaman, Ebû Cehil Kureyşe şöyle demişti: analarınız ağlasın İbn-i Ebi Kebşenin oğlunu işitiyorum size hazenei nârın on dokuz olduğunu haber veriyor: sizler ise demir pehlivanlarsınız sizin her onunuz onlardan bir adamı yakalamaktan âciz misiniz? Ebül'eşedd İbn-i Üseyd İbn-i Keledetel'cümehî, pençesi pek kuvvetli yırtıcı bir adamdı, ben size on yedisinin hakkından geliveririm, siz de bana ikisinin hakkından geliverin demişti (.......) nâzil oldu, onlar sizin tâkat getireceğiniz adamlar değil, Melâikedir diye haber verildi. Ve Ebû Cehil hakkında Sûre-i Kıyamedeki (.......) nâzil oldu. Tirmizî ve İbn-i Merduyenin Hazret-i Câbirden bir rivayetlerine göre: Yehudîlerden ba'zı kimseler Peygamberin ashabından ba'zılarına «sizin Peygamber Cehennem hâzinlerinin adedini biliyor mu? Diye sormuşlar, onlar da Resulâllaha haber vermişlerdi, Resulullaha şöyle ve şöyle diyip elleriyle bir kerre on, bir kerre de dokuz işaret buyurmuştu (.......) Yehudîlerin Medînede bulunmâsından dolayı bundan ba'zıları bu âyetin Medenî olduğunu anlamak istemişlerse de Ashabtan ba'zılarının Medîneye veya Yehudîlerden ba'zılarının Mekkeye gitmiş olmaları melhuz bulunduğundan bu istidlâlin zaıyf olduğu derkârdır. Ve hattâ sebeb-i nüzulden ziyade bir tefsîr ma'nasındadır (.......) İşte o muammanın asıl sirri ve fâidesi bu hakıkate mutlak bir îmanı te'min etmektir. CÜNUD, «cünd» ün cem'ıdir ki, asker ve bir adamın a'van ü ensarı, alây ve ordu ma'nâlarına gelir. Kuvvet ve gılzati i'tibariyle askerde iştihar etmiştir. Aslı (.......) vezninde (.......) den me'huzdur ki, taşlık, sert arazîye denir. (.......) ve o - ya'ni Sekar ve yâhud bu âyetler - başka bir şey değil, (.......) ancak beşer için, beşerin menfeati için bir öğüd, bir muhtıradır. Bunu istıhfaf edenleri redd ile inzârı hem takviye hem de müsbet gayeye tevcih ile tenvir zımnında buyuruluyor ki, (.......) |
﴾ 31 ﴿