6Bir çeşme, ondan Allah’ın kulları içer, güzel, yollar açarak akıtırlar onu akıtırlar (.......) kâfurdan bedel veya atfı beyandır. Ya'ni o ke'sin mizacı olan kâfur bir ayn: bir çeşme, ta'biri âharle, bir menba', bir kaynak gözü, bir pinardır. İkinci ve evvelki takdirde ise (.......) nin mef'ulüdür. Ya'ni mizacı kâfur olan o ke'isten mütemadiyen akan ve ebedî hayat menba'ı olan bir çeşme suyu veya o su ile mezc edilmiş bir içki içerler. Ki, buna Sûre-i Vakıada sabikunun vasfında (.......) Sûre-i Saffatta (.......) denilmiştir. Burada kâfur, orada (.......) Sûre-i Muhammedde (.......) gibi evsaf mütekarib mazmunlardır. O kâfur veya o içtikleri öyle bir çeşme ki, (.......) onunla yâhud ondan Allah’ın kulları içer (.......) güzel yollarla akıtırlar da onu akıtırlar - istedikleri yerlere kolay kolay cereyan ettirler, diledikleri gibi kana kana içerler. Abdullah İbn-i Ahmedin Zeva'i düzzühhadda İbn-i şevzîden rivayetine göre: altın masuraları vardı, su, onları ta'kıb eder (.......) Burada «Ibadullah» yine o ebrarın kendileri, şürb de evvelkinin beyan ve tevzıyhi olmak muhtemil ise de e'amm olmak daha zâhirdir. Bu surette çeşme o ebrarın Dünyadaki hayratı, Ibadullahın şürbü ondan umumun intifa' ve istifadeleri, ebrarın kâfur mizaclı dolgun ke'isten içmeleri de Âhırette onun sevabından irdikleri ebedî saadet neş'esi demek olur. Bunun şu suretle izahı da bu ma'nayı anlatır. |
﴾ 6 ﴿