ABESE

Abese sûresi mekkîdir. Buna Sahha sûresi ve Sefere sûresi dahi denilir.

Âyetleri - Hicazî ve Küfîde kırk iki, Basrîde kırk bir, Şamide kırktır.

Kelimeleri - Yüz otuz üçtür.

Harfleri - Beşyüz otuz üçtür.

Fasılası - (.......) harfleridir.

Sebeb-i nüzulü - Buharîde buna dâir bir rivayet zikredilmemiştir. Tirmizîde Hazret-i Aişeden şöyle merviydir: Abese vetevellâ, a'mâ İbn-i ümmi mektûm hakkında nâzil oldu, Resulullaha gelmişti, Ya resulâllâh! Beni irşad buyur deyip duruyordu, Resulullahın yanında ise müşriklerin büyüklerinden birisi vardı, Resulullah a'madan i'raz ediyor, diğerine ıkbal buyuruyor ve söyliyeceğinde bir be'is görüyormusun? Diyordu, hayır deniliyordu, bunun hakkında inzal buyuruldu, Tirmizî buna garîb bir hadîsi hasen demiş ve daha ba'zı rivayetleri bulunduğunu da söylemiştir.

İbn-i Cerîr ve daha diğer tefsîrlerdeki tafsılin hulâsası da: İbn-i Abbastan: Resulullah sallâllahü aleyhi vessellem Hazretleri Kureyşin sanadîdinden Utbe İbn-i rabî'a ve Ebû cehil İbn-i hişâm ve Ümeyye İbn-i halef ve Abbas İbn-i Abdilmuttalib ile hususî konuştuğu bir sırada ki, Resulullah onlara îmana gelmeleri arzusiyle çok özeniyordu, Abdullah İbn-i ümmi mektûm nam zat geldi, Resulullah ümeyye İbn-i halif ile necvâ halinde konuşurken Abdullah, Hazret-i Peygamberin Kur’ân’dan bir âyet okumasını istedi: Ya Resulullah! Allah’ın sana ta'lim buyurduğundan, bana ta'lim buyur dedi ve tekrar etti, Resulullah ona aldırmadı ve yüzünü buruşturup döndü, sözünün kesilmesini hoşlanmayıb o birilerine teveccüh etti.

Resulullah sözü bitirip kalkacağı esnâda vahiy hali geldi, gözlerini kapayıp daldı, Abese vetevellâ nâzil oldu. Bundan sonra Resulullah ona ikram eder ve merhabâ rabbımın bana hakkında hıtab buyurduğu der ve ihtiyacını sorardı, müşarünileyh İbn-i ümmi mektûm Hazret-i Hadicenin dayısını oğlu ve mühacirîni evvelînden idi. İsmi, İbn-i cerîrde Abdullah İbn-i zâide, Keşşaf ve daha ba'zılarında Abdullah İbn-i şüreyh İbn-i malik İbn-i ebî rabî'atelfihrî diye mezkûrdur. Âlûsî Cami'ulsulden» amr İbn-i kays İbn-i zâide İbn-i cündeb İbn-i herim İbn-i revaha İbn-i hacer İbn-i me'ıys İbn-i âmir İbn-i lu'eyyi kureşî olduğu eşherdir diye nakleylemiştir. Şöhreti İbn-i ümmi mektûm künyesiyledir. Ümmü mektûm da anası Âtike binti abdillahi mahzumiyyenin künyesidir.

Bir rivayette sonradan a'ma olmuş, diğer rivayette ise a'mâ doğmuş ve onun içi validesine ümmi mektûm künyesi verilmişti. Sonra Resulullah iki gazâsında bu zatı iki kerre Medîne üzerine halef bırakmıştı, ehalisine namaz kıldırmıştı. Hazret-i Enes İbn-i mâlik onu Kadiseyye muharebesinde beraberinde siyah bir bayrak ve üzerinde zirh olarak gördüğünü söylemiştir. A'mâ bir zatın bu suretle muharebeye iştiraki şübhesizki keramâtındandır. Orada şehîd olduğu, bir rivayette de Medîneye dönüp orada vefat ettiği merviydir. Yine bu zatın Bilâli hebeşî gibi Peygamberin mü'ezzini olduğu, Bilâlin sehur ezanından sonra bunun sabah ezanı okuduğu da ma'lûmdur.

Bu sebeb-i nüzul rivayeti Abese ve tevellâ zamirlerinin

Resulullaha raci' olduğunu anlatır. Bundan kat'ı nazarla da bunun evvelki Sûrenin âhirindeki inzar mazmununa mutlak surette alâkadar edecek bir ma'nâ irtibatı vardır. Oradaki (.......) zamirinden burada gaib zamirine geçilmesinde de hıtabdan gıyaba bir iltifat vardır. Bu suretle inzar ve nasıhatin kimlere fâide vereceği anlatılırken evvel emirde münzirin kendi nefsinden başlaması lüzumuna da bir tenbih yapılmıştır.

1

Ekşidi ve döndü

(.......) ABS ve UBUS, bîhuzurluktan yüz burkulmak ma'nâsınadır ki, yüz ekşimek, burun çevrilmek, çehre dürülmek, türşru olma ta'bir olunur. Kamus şarihinin beyanına göre müteaddî olarak da kullanılır ki, yüz ekşitmek, surat etmek, surat asma' çehreyi dürmek, kaşını çatmak, çîyni cebîyn göstermek ta'birleriyle ifade edilir. Lâzım olarak (.......) denilir, yüzü ekşidi demek olur. Müteaddî olarak da «vech» in nasbiyle (.......) yüzünü ekşitti demek olur. Bizim buna ekşime ve ekşitme ta'bir etmemiz pek ekşi veya buruk bir şey yenildiği zaman yüzü bu halde burşturması münasebetiyle olmalıdır. Ekseriya yüzü ekşidi denilirse de yerine göre sâdece ekşidi denilmekle de aynı ma'nâ ifade edilir. Filân gelince fülân ekşidi denilirse yüzü ekşidi, onun gelmesini hoşlanmadı demek olduğu bellidir. Burada da böyle yüz zikredilmiyerek (.......) buyurulmuştur.

Ya'ni hoşlanmadı ekşidi (.......) ve döndü - ı'tiraz etti, öte yöneldi

1 ﴿