TÂRIK

Târık Sûresi Mekkîdir.

Âyetleri - On yedidir.

Fasılası - (.......) harfleridir.

Bu Sûrelerin mazmunlarının yekdiğerine münasebeti vücuh ile âşikârdır. Bahusus burada Levh-ı Mahfuzdan her nefs üzerindeki hafıza intikal i'tibariyle de düşünülmesi lâzım gelen güzel bir münasebet vardır. Sûre-i Büruc tıvali mufassalın sonu, Târık da evsâtı mufassalın evvelidir.

1

Kasem olsun o Semâya ve Târıka

(.......)Vav, kasem, Semâ, ma'ruf olan göke ve mutlak yüksek ma'nâsına cismânî ve ruhanî her yüksekliğe, ve binaenaleyh cevvi hevaya ve buluta ve yağmura veya yağmurdan husule gelen nebatât ve erzaka dahi ıtlak olunur. Burada ba'zıları matar, ya'ni yağmur man'asına demişler ise de Cumhurun dediği gibi ma'ruf olan Semâ olmak zâhirdir ki, yukarı da infitar ve inşıkakı ve bürcleri ıhtar olunan Semâ demek olur. Maamafih Arşa kadar cismânî ve ruhânî mutlak yükseklik ma'nâsına olması da kasemin cevabına pek münasibdir. Kasemin

fâidesi, yemîn edilen şeylerin ehemmiyyetine nazarı dikkati celb ile haberi takviyedir. Burada iki şey'e kasem olunuyor. Birisi Semâ, birisi de (.......) Târık, aslında tarktan ismi fâildir. Tark bir ses işitilecek vechile şiddetle vurmak, çarpmaktır. Muhtelif levazımında tevsîan kullanılmıştır. Çekiç ve çomak ma'nâsına mıtraka ondandır, tarîk de ondandır, çünkü yolcular ona ayak vururlar. Bu suretle târık esasen tokmak vurur gibi şiddetle vuran demek olduğu halde sonra ayak vurmak, yol tepmek mefhumiyle urfi lügatte yola giden yolcuya ism olmuş ve bunda iştihar edip hakıkat olmuştur. Sonra bilhassa gece gelen ma'nasında tehassus etmiştir ki, geceleyin gelip kapı çalan veya gönül hoplatan ziyaretci mefhumunu ifade eder ve masdarında tark ve turuk denilir. Sonra bu ma'nâdan tevessüan her ne olursa olsun geceleyin zuhur edip göze gönle çarpan her şey'e, hattâ hayalî suretlere dahi ıtlak edilmiştir. Netekim şâir:

Demiştir. Bizim zihne çarpmak ta'bîrimiz de bu kabîldendir. Bir de Târık, hassaten sabaha karşı doğan sabah yıldızına dahi denilir. Burada Târık, kasem ile cevabı arasında mu'terıza olarak şöyle tefsîr olunuyor:

1 ﴿