4

Bir nefis yoktur ki, illâ üzerinde bir hâfız olmasın

(.......) hiç bir nefis yoktur ki, (.......) ille üzerinde bir hâfız olmasın - her nefis üzerinde her halde mutlak bir hâfız vardır. Onu her halinde bütün mevcudiyyetiyle bütün ef'al ve harekâtını ve ona teallûku olan her şey'i görür gözetir, hepsi onun hıfzı, nezaret ve murakabesi tahtinde cereyan eder. Ki, o Levhi mahfuzu da hıfz eden Allahü teâlâdır. Bir nefis ne kadar yüksek olursa olsun her halinde üzerinde bir hâfız bulunmaktan âzâde kalamaz, hiç bir zaman kendi kendine mühmel ve metrûk bırakılmaz, her lâhza kontrol altındadır. (.......) buyurulduğu üzere insanlar üzerine her yaptıklarını bilerek yazan kirâmen kâtibîn ve (.......) Allah’ın emriyle her insanı önünden ve arkasından muhafaza ederek ta'kîb eden muhafız Melekler bulunmakla beraber, Sûre-i (.......) da (.......) âyetinde geçtiği vechile onlar insanın nefsindeki her gizli vesveseye nüfuz etmez, fiıllerini, kavillerini, kararlarını kayd-ü zabt ederlerse de bütün bâtnını ihata eylemezler. Fakat habli veridden daha yakın, (.......) olan Allahü teâlâ hepsinin üzerinde hâfızdır. Ve bütün muhafızlar onundur. İnsanın hafızası da onun hıfzının âyatından biridir. Ebû ümame radıyallahü anhten Hazret-i Peygamber sallâllahü aleyhi ve sellem buyurmuşturki: mü'mine yüz altmış Melek müvekkel kılınmıştır, onlar bal çanağından sinek kovalar gibi mü'minden Şeytanları kovarlar. İnsan tarfetül'ayn kendine bırakılsa Şeytanlar onu kapışıverirlerdi (.......) Ba'zıları burada hâfızı, bu koruyucu mahafaza Melekleriyle, ba'zıları da a'mali kaydeden kiramı kâtibîn murakebe Melekleriyle tefsîr etmek istemişlerse de asıl murkad her iki ma'na ile lepsinin üzerinde hâfızı akıl diye anlamak istemişlerdir. Lâkin söylediğimiz gibi akıl ve hafızası da Allah’ın âyât ve âsârından birisidir. Nefis, Semayı ve Târıkı onunla idrâk ve kendisiyle mukayese ederek üzendeki hâfızı ma'rifete yol bulur. Bundan dolayı akıl tarikıyle

bu da'vayı isbat veya nakil tarikıyle bu ıhbara tefrı' olarak buyuruluyor ki,

4 ﴿