3Ve bir validle veledine ki, (.......) Evvelki (.......) üzerine ma'tuf olarak bunlar da muksemi bihtir. Vâlid, ata, Maveled tevlid eylediği mevlûdu, veledi, zürriyyeti. Bunda da müfessirînin bir kaç vechi menkuldür: 1 - Vâlid Âdem, ve maveled zürriyyetidir. Bu mücahidden merviydir. Bunlara kasem edilmesi çünkü nev'i beni Âdem yeryüzünde mahlûkatı ilâhiyyenin en acîbidir. Beyan, nutuk, tedbir, istihracı ulûm onlarda, Allah’a da'vet eden Enbiya ve dininin ensarı onlardandır. (.......) buyurulduğu üzere Arzdaki şeylerin hepsi onlar için yaratılmış, sonra da Semada nasîbedar edilmiş, Âdem’e esma ta'lim olunmuş, Melekler ona secdeye me'mur kılınmış (.......) buyurulmuştur. Bu surette Benî Âdem nev'inin salihi, gayri salihi ayrılmıyarak hepsine kasem edilmiş demektir. Çünkü ilk fıtret bakımından hepsi birdir. Mazharı acâib olan bu binye ve terkibde hepsi müşterektir. Maamafih bir de denilmiştir ki, kasem, Âdem ile evlâdından salihînedir. Çünkü salâhı olmıyanlar, sanki Âdem evlâdından değil, behâim hukmündedirler. Onlar hakkında (.......) buyurulmuştur. 2 - Vâlid İbrahim ve mâ veled İsmail ve Muhammed aleyhimüsselâm, yâhud vâlid İbrahim ve İsmail ve mâveled Muhammed sallâllahü aleyhi ve sellemdir. Önce Mekkeye kasem edilmiş olması ve «ente hıllün» buyurulması bunu andırır. Çünkü o, İbrahim aleyhisselâmın binası, oğlu İsmail aleyhisselâmın menşei, zürriyetinden Muhammed aleyhisselâmın mevlidi olan mahallidir. Bununla Sûre-i Bakarede geçen (.......) âyetleri mazmunu icmal edilmiş olur. Vemenvelede denilmeyip de vemâvelede denilmesi (.......) deki nükteler gibi «mâ» nın bir teaccüb ma'nasına da iyma etmesidir ki, Acîbüşşan mevlûd demek olur. 3 - İbn-i Cerîr ve İbn-i Ebî Hâtim, Ebî Imrandan: Vâlid İbrahim aleyhisselâm ve mâ veled onun cemi'ı veledi diye rivayet eylemişlerdir. Lâkin (.......) âyeti zâlimleri ahdi ilâhîden ihrac ettiği için bunu da mü'minlerine tahsîs etmek lâzım gelir. Netekim (.......) de öyledir. Ve bir kısım müfessirîn bu tahsîsı tasrih etmişlerdir. Bu surette ikinci veche karîb olmakla beraber ondan eşmel olur. 4 - Mâverdîden: Vâlid: Hazret-i Peygamber sallâllahü aleyhi ve sellem ve mâ veled ümmeti olmak da muhtemildir. 5 - İbn-i Abbasa nisbet olunarak denilmiştir ki, Murad, her vâlid ve mevlûddur. Bunda gerek zevil'ukulden ve gerek gayrisinden her vâlid ve mevlûd dahil olabileceğine göre bu ma'nanın şumulü birinciden çok daha geniştir. Ve mâ veled ta'birinden en zâhir olan budur. İbn-i Cerîr, savab olan budur demiş. Razî de der ki, bu münasibdir. Çünkü bütün halkın hurtemi bu kelâmda dahildir. Belli ki, bütün halktan muradı vilâdet cereyan eden bütün zi hayat halk demektir. 6 - İkrime tarikıyle yine İbn-i Abbastan bir de şu rivayet edilmiştir ki, Vâlid, her bir doğuran ve mâ veled de doğurmıyan demektir. Bu iki vechile anlaşılabilir: Birisi: Adem ve meleke tekabülü olmak üzere kendisi doğmuş, şahsı veya nev'i veya cinsi i'tibariyle doğurmak da şanından olduğu halde doğurmamış demek olur ki, Bu ma'na «ma» mevsul olmakla beraber vâlide tekabülden istinbat olunabilir. Ya'ni ve «mevlûdin gayri vâlid» mealinde olur. Çünkü her doğuran vâlidde dahildir. Bu surette beşinci vecihten pek farkı olmaz. Diğer birisi de «ma» nâfiye olmaktır ki, nâkiller böyle telâkkî etmişlerdir. Bu surette her doğuran ve doğurmıyan iycab ve selb tekabüliyle bütün eşyaya şamil olur. Ve evvelki sûredeki (.......) in bir ma'nasındaki şümule benzer. Lâkin bundan atıf, sahih olmak için (.......) takdirinde mah'zuf bir mavsul gözetmek lâzım gelir. Böyle mevsulün hazfını ise Nahivde de Basriyyun tecviz etmemiş olduklarından bu vecih zaıyf addedilmiştir. Atfe nazaran en zâhiri bu beldeye münasebeti ma'ruf olan vâlid ve veled olmaktır. Bundan da meşhur olan İbrahim ve İsmail aleyhimesselâmdır. Bu cihetle ikinci vecih azherdir. Mutlak olarak zâhir olan da insan hılkatiyle alâkadar olan ve vâlid nedir? Mevlûd nedir? Takdir edebilen her vâlid, ile evlâdı olmaktır. Bu ise beşinci vecihtedir. Bundan evvelki vecihler evleviyyetle dahil olur. Bu kasemlerle te'kid ve takviye edilerek bildirilen cevab şudur: |
﴾ 3 ﴿