DUHA

Duhâ sûresi de mekkîdir.

FASILASI - (.......) harfleridir.

Evvelki Sûre leyl ile başlayıp etkaya rıza ile hıtam bulmuştu. Etkaların başı ise Resûlullah sallâllahü aleyhi ve sellem olduğundan onun akıbinde terakki suretiyle Resûlullaha olan ve onun rızasına tealluk eyliyen ata ve ni'meti rabbaniyyenin tahdisini nâtık olan bu Sûre geliyor. İmam Râzînin dediği gibi evvelki Sûre Ebubekir radıyallahü anh, bu ve bundan sonraki de Resûlullah sallâllahü aleyhi ve sellem Hazretlerinin sûreleri olduğu cihetle Hak celle ve alâ, sıddîki ile Resûlü arasında başka bir vasıta olmadığına bir işaret olmak üzere beyinlerini diğer bir Sûre ile fasl etmemiştir. Bu suretle bu tertibde ve Sûrelerin mazmununda mertebei sıddîktan mertebei risalete yükselen bir terakkî vardır.

SEBEBİ NÜZULÜ - Bir kaç gün vahyin kesilmesi ile Resûlullahın bir sıkılması olmuştur ki, bu babda muhtelif rivayât vardır: Tirmizîde Esved İbn-i Kaysten Cündeb İbn-i büceli radıyallahü anhten: Dedi ki, Hazret-i Peygamber sallallahü aleyhi vesellem ile bir garda idim, parmağı kanadı, bundan dolayı Peygamber sallâllahü aleyhi ve sellem « (.......) = Sen ancak bir parmaksın ki, kanadın, Allah yolundadır bütün de çattığın» dedi.

Cebrail aleyhisselâm da betaet etti, müşrikler, Muhammed bırakıldı dediler, bunun üzerine allah teâlâ (.......) yi indirdi. Bu hadîs hasendir sahihtir (.......) Buharîde: Esved İbn-i Kays demiştir ki, Cündeb İbn-i Süfyan radıyallahü anhi işittim şöyle dedi: Resûlullah sallâllahü aleyhi ve sellem rahatsızlandı, iki üç gece kalkmadı, bir kadın geldi, ya Muhammed! Ben umarım ki, Şeytanın seni bırakmış olsun, görüyorum ki, iki üç gecedir sana yaklaşmadı dedi, bunun üzerine Allah azze ve cell (.......) yı indirdi (.......) İbn-i Ebî Hâtim de Cündebi bücelîden: Demiştir ki, Resûlullahın parmağına bir taş atılmıştı (.......) dedi. Sonra iki üç gece kaldı, kalkmadı, bir kadın ona: Şeytanını görmiyorum her halde seni terk etmiş dedi. Bunun üzerine Allah teâlâ (.......) yı indirdi (.......) Hâkim: Zeyd İbn-i Erkam radıyallahü anhten: Demiştir ki, (.......) nâzil olunca Ebulehebin karısı Ümm-ü Cemîle, Muhammed sallâllahü aleyhi ve sellem seni hecv etti denildi, bunun üzerine karı aleyhissalâtü ves-selâma geldi, aleyhissalâtü ves-selâm bir kalabalıkta oturuyordu, ya Muhammed! Beni neye hecv ettin; dedi, vallahi seni ben hecv etmedim, seni Allah teâlâ hecv etti buyurdu, karı hiç sen beni odun yüklenirken, yâhud boynumda bükülmüş iple gördün mü? Dedi gitti, Resûlullah bekledi, vahy inmiyordu, derken o karı geldi, sahibini görmüyorum. Her halde sana vedâ etmiş, darılmış (.......) dedi, Allah teâlâ da onu inzal buyurdu (.......) Anlaşılıyor ki, bu Sûre (.......) den sonra nâzil olmuş ve o sözü söyliyen kadın da Ebulehebin karısı Ümm-ü Cemîl imiş. Taş atılıp mubarek parmağının kanaması hâdisesi taife gidişte olduğuna göre demek ki, o zaman Cündebi Bücelî Hazretleriyle birlikte bir mağaraya girmişlerdi. Vahyin teahhurunun sebebi hakkında da bir kaç rivayet vardır:

Müfessirînden bir kısmı Sûre-i (.......) in sebebi nüzûlünde geçtiği üzere sorulan sûale karşı yarın haber

veririm diyip de istisna yapmamış inşallah dememiş olması idi demişler, bir de denilmiş ki, Hazret-i Osman radıyallahü anh aleyhissalâtü ves-selâma bir üzüm veya hurma salkımı takdim etmiş idi, bir sâil geldi, Resûlullah onu ona verdi, sonra Osman ondan bir dirheme satın aldı yine takdim eyledi, sâil yine geldi, yine verdi, üçüncüsünde latîfe ederek sen sâilmisin yoksa tâcirmisin? Ya Fülan! Buyurdu, onun üzerine vahiy günlerce teahhur etti, Resûlullah ondan sıkıldı, sonra bu nâzil oldu (.......) Demek ki, o söylenenler de bu arada söylendi.

İbn-i Ebî Şeybe Müsnedinde ve Taberânî ve İbn-i merduye Havle hadîsiyle rivayet eylemişlerdir: Havle radıyallâhü anha Resûlullahe hızmet ederdi, demiştir ki, Bir enik Resûlullahın serîri altına girmiş, ölmüş haberimiz olmamış, Resûlullah dört gün durdu vahiy inmiyordu. Ya Havle, dedi Resûlullahın odasında ne oldu ki, bana Cibril gelmiyor? Ben de ya nebiyyallah, o günden beri de bize hayırlı bir gün gelmedi dedim. Bürdesini aldı, giydi ve çıktı, ben gönlümde, odayı süpürsem hazırlasam! Dedim, hemen süpürgeyi serîrin altına saldım, ağır bir şeye rastladım, bırakmadım, ölü bir enik karşıma çıktı, onu elime aldım, evin arkasına attım, derken Peygamber sallâllahü aleyhi ve sellem geldi, mubarek sakalı titriyordu, vahiy nâzil olduğu vakıt onu bir titreme alırdı, ya Havle, beni ört buyurdu, Allah teâlâ (.......) nâzil olmuştu (.......) Bu rivayette inkıta' dört gün olmuş oluyor. İbn-i Cüreycden on iki gün, Kelbîden on beş gün, on küsûr da denilmiş, İbn-i Abbastan yirmi beş gün, Süddî ve Mukatilden kırk gün diye de rivayetler vardır. Belli ki, bu gibi müddetlere ılim, mebdeine ılm ile mütefavit olur. Onu tamamiyle bilmek Resûlullahın kendisinden olabilir. Bu ise merfuan rivayet edilmemiştir. Sahih olarak ma'lûm olan şudur ki,, bir müddet vahyin teahhuru vaki' olmuştur, ve Resûlullah bundan hüzn-ü ıztırab duymuş

ve ahvalinden bu hiss edilmiştir ve iki üç gece kıyam etmediği görülünce onun her halini ta'kıyb eden müşrikler öyle söylenmeğe bir vesîle de bulmuştur. Cenab-ı Hak da onun kalbi şerîfine ıtminan vermek üzere bu Sûreyi inzal buyurmuştur. Şöyle ki,

1

O duhâya

(.......) Kasem olsun o duhâya -Duhâ diye ma'ruf olan kuşluk zamanına ki, Güneşin parlayıp yükselmeğe başladığı, günzüdün gençliği zamanıdır. «Lâm», cins için olur.

Yâhud duhalar içinde mümtaz bir duhaya ki, «lâm», ahd için olarak hakikat Güneşinin ufukı Muhammedîden doğup (.......) olarak âlemlere risaletle zıyalar saçmağa başladığı zamana işarettir Hıtab Resûlullahe olmak ıtibariyle bu ahid ma'nası racih olur. Bundan dolayı vechi Muhammedîye veya teklîmi ilâhî zamanına işaret olduğu da söylenmiştir. Netekim (.......) da (.......) âyetinden anlaşıldığı üzere halkın toplanıp Musânın sahırlere galebe ettiği vakıt da ma'hud bir kuşluk zamanıdır.

1 ﴿