5

Bir selâmdır o tâ tan atana kadar

(.......) bir selâm -ya'ni mahzı selâmettir.

Yâhud tarafı ilâhîden bir selâmdır. Melâike mü'minlere selâm verir dururlar, (.......) buna merbut olduğuna göre her emirden, korkulu her şeyden selâmettir.

Yâhud selâmet müjdesi, selâmet tebliği olan bir selâmdır. (.......) o gece (.......) ta fecrin tulûuna veya tulûu zamanına kadar- daha Türkçesi tan atıncıya, sabah oluncıya kadar. Bu ma'naya göre (.......) mukaddem haber, (.......) muahhar mübtedadır. Bu takdirde (.......) da vakf edilmemek lâzım gelir. Lâkin bundan başka İbn-i Abbastan merviy olarak (.......) üzerine vakıf da tecviz edilmiştir ki, bu surette selâm mahzuf mübtedanın haberi olarak (.......) mealinde bir cümle, (.......) de mübteda ve haber olarak ayrı bir cümle olmuş olur. Masdarın ma'mulünü takdim câiz olmadığı hakkındaki ka'idei nahviyye ile olan ıtiraza zarfların bundan istisnâsiyle cevab verilmiş olduğu da meşhurdur. Bununla beraber bize öyle geliyor ki, burada selâm, (.......) kavlindeki selâm gibi haberi mahzuf mübteda yâhud min külli emr mukaddem haber olarak Melâikeden veya doğrudan doğru tarafı ilâhîden selâm olmak üzere bir cümle-i mu'teriza olması münakaşaya hiç mahal bırakmaz ve her hangisi olursa olsun asıl murad kadir gecesinin mutazammın olabileceği bir tazyık mefhumundan veya emrin umumundan dolayı Peygamber ve ümmetine bir şerr-ü zarar

ihtimalini def' ile mahza hayr-u selâmeti takrir ve tebşirdir. Taybî gibi ba'zıları (.......) da vakfı tecviz etmemişler ve demişlerdir ki, Bu surette (.......) beyanının bir fâidesi olmaz. Çünkü her gecenin sabaha kadar olduğu ma'lûmdur. Fakat bunda da o fevkal'âde olan hayr-u selâmetin ba'zı saatlara münhasır olmayıp sabaha kadar mümtedd olduğu, lâzımı fâideihaber kabîlinden olarak, iş'ar edilmek fâidesi bulunacağı inkâr olunamaz. İşte kadir gecesi büyük büyük mukaddetarın ta'yin ve infazı zımnında her emirden me'muriyyeti haiz Melâikenin ve ruhun peyderpey nüzuliyle Arz üzerinde büyük bir tazyîk husule getiren fevkal'âde büyük bir ruhaniyyete mazhar ve sabah oluncıya kadar böyle hayır ve selâmet olan büyük bir gecedir. Böyle bir gecenin sabahı ise mahzı hayr-u selâmet olacağı evleviyyetle sâbit olur.

Ya'ni bura da hayr-u selâmet ma'nasına nazaran «hattâ» gayesinde mefhumı muhalif yoktur, hattâ gece mefhumuna nazaran ıskatı mavera ifade ederse de asıl masîka leh olan hayr-u selâmet mefhumuna nazaran ıskat için değil, meddi hukm içindir. Zira (.......) ve (.......) kasemlerinden de müsteban olduğu üzere fecrin tulûu ve sabahın isfarı ve duhanın intişarı âdeten bişaret delilidir. Netekim Râzînin nakli vechile bu gecenin gündüzünü istitba' etmesi mes'elesinde imam Şa'bî demiştir ki, Evet gündüzü de gecesi gibidir. Bunun selâm-u selâmet olmasına verilen ma'nalar şunlardır: -1, Melâikenin mü'minlere selâm ve duâsının kesreti -2, Şürur ve afattan sâlim olmak ma'nasına ayni selâmet ve menfeat ve hayr olması ki, Şeytanın tasallutundan selâmet ma'nası da bunda dahildir. -3, Ebumüslimin kavline göre müz'ıc rüzgârlardan, saıkalardan ve bunlara mümasil ezâlardan sâlim olmasıdır. -4, eczasından her birinde ıbadet bin aydan hayırlı olmakta tefavütten sâlim olmasıdır. Çünkü diğer gecelerde farz sülüsi evvelinde, nefil evsatında, duâ seherde olmak müstehabdır.

Şu da ma'lûm olsunki bu mubarek gecede duâ mesnundur. O icabet vakıtlarından birisidir. İmam Ahmed ve sahih diyerek Tirmizî, ve nese'î ve İbn-i Mâce ve daha diğerleri Hazret-i Aişeden şöyle rivayet etmişlerdir demiştir ki, Ya Resulallah! Dedim; kadir gecesine rastlarsam ne diyeyim? Buyurdu ki, « (.......) = Allah’ım sen afüvsün, afvi seversin, benden afiv buyur, de!». Kezlik namaz ve sair envaı ıbadat ile cehd ederek çalışmak da mesnundur. Süfyanı sevrî demiştir ki,, o gece duâ güzel olur. Resuli ekrem sallallâhü aleyhi vesellem Hazretleri Ramazan geceleri cehd ile çalışır, ve tertil ile Kur’ân okurdu, rahmet âyeti geçtikçe ister, azâb âyeti geçtikçe teavvüz ederdi. İbn-i Receb de demiştir ki, ekmel olan namaz, kıra'et, duâ, tefekkür beynini cem' etmektir. aleyhissalâtü ves-selâm bunların hepsini yapardı. Bahusus aşrı ahîrde daha ziyade yapardı. Ba'zıları demişlerdir ki, teravih ile kıyam husule gelir, beyhekî enes İbn-i Mâlik radiyallâhü anhten şöyle rivayat etmiştir: Resulullah buyurduki her kim şehri Ramazan çıkıncaya kadar akşam ve yatsu namazlarını cema'at ile kılarsa Kadir gecesinden çok bir hazz alır. Mâlik ve İbn-i ebî şeybe ve İbn-i zencûye ve beyhekî saıyd İbn-i müseyyebden rivayet eylemişlerdirki: Kadir gecesi yatsu namazında cema'atta hazır bulunan ondan nasîbini almış olur. İbn-i Haceri heytemî rahmetullahi aleyh Tuhfetülmuhtacde derki: Kadir gecesini görene ketm etmesi mesnuntur. Onun kemaliyle fadlına ancak Allah te'alânın muttali' kıldığı kimseler nâil olur. (.......) Kadir gecesini görmek ne demek olduğu hakkında da ulemâ hayli bahisler yapmışlardır. Âlûsînin beyanı vechile zâhir olan budurki: onu görmek demek ona mahsus olan envar ile Melâikenin nüzulü gibi hasaise ılmi ifade eden alâmatı görmek yâhud öyle bir ılmi ifade eden ve hakikatı ancak ehline ma'lûm olan bir keşfe irmektir.

Kadir gecesi meşhuru vechile Kur’ân’ın nâzil olduğu veya sabahında Bedr zaferinin vuku' bulduğu gece olduğuna göre o bir kerre olmuş geçmiştir. Her sene Remazanda olacak olan onun şeref ve hatırasıdır demek olur. Netekim ba'zıları onun bir kerre olup mürtefi' olduğuna kail olmuşlardır. Lâkin kadir gecesi onlardan dolayı değil, onlar kadir gecesine müsadif olmuş olduğuna göre de Leyleikadir bütün sene içinde gizli olup en ziyade Ramazanda ve en ziyada aşri ahîrde ve en ziyade yirmi yedinci veya sonuncu gece olmak ihtimali agleb bulunan mübarek bir takdir gecesi olarak tekerrür ederki ma'ruf olan Cumhûr kavli de budur. (.......) âyetinden zâhir olan da bu gecenin seyyidüleyyam olan Cum'a ve Arefe gecelerinden de efdal olmasıdır. Maamafih bunda da hayli münakaşa edilmiştir. Bu âyet mucebince bunun Mi'rac gecesinden de efdal olması ıktiza eder. Fakat yukarılarda da geçtiği üzere Resulullah hakkında Mi'rac gecesi efdal, ümmet hakkında da kadir gecesi efdal olduğu söylenmiştir. Lâkin kadir gecesi sene içinde devr eder gizli bir gece olduğuna göre bu azîm vukuatın hepsi birer kadir gecesine tesadüf etmiş olmak bütün ihtilâfı ref' edecek olan en güzel bir vecih olmuş olur. Bunlar içinde Kur’ân’ın ilk nâzil olduğu kadir gecesi ise hepsinden efdal olan yekâne kadir gecesi olmak gerektirki her Ramazanın yirmi yedinci gecesi olmak gerektirki her Ramazanın yirmi yedinci gecesi bunun devri senevîsi olmak şerefiyle hafî olan kadir gecesine isabeti en ziyade melhuz bulunan bir gece olduğu cihetle ekseriyyet kavli burada toplanmıştır. Bunun gündüzünde de gecesi gibi duâ ve ıbadet ile mücahede mesnun olur. Ki, bunda ihtilâfı metali' hasebiyle husule gelen tefavüt de bertaraf edilmiş olur. Zira ma'lûmdurki arz üzerinde bir yerde gece olurken diğer bir yerde gündüz olur her iklimde bulunan kendi gecesini ihya ile aynı hayr-ü selâmetten müstefid olabilirse de gündüziyle

beraber hisab olunmak icabet için daha ihtiyatlı demektir.

Bütün bu beyandan sonra Sûrenin makabline rebtından çıkacak olan ma'nâ da şu olur: o okunması emr olunan Kuranı böyle bir kadir gecesinde indiren biz rabbın azîmüşşan olduğumuz için ancak bize secde et ve yaklaş. Bu ma'nada ise Mi'rac Gecesinin daha yüksek olduğunu anlamak kabil olur. Cenâb-ı Allah biz kullarını da leylei kadrin hayr-ü fadlına iren ıbadı salihîni zümresine ilhak eyliye. Âlûsînin kaydettiği vechile Sofiyye ıstılâhında Leylei kadir sâlikin mahbubı hakka nisbetle kadr-ü mertebesini tanıyacağı bir tecellîi hassa irdiği gecedir ki, o gece sâlikin ayni cem'a ve ma'rifette bâliğler makamına ilk duhülü vaktıdır. Netekim İbn-i Fârıd bu ma'nada şunu ne güzel söylemiştir:

Eğer o sevgili yaklaşırsa bütün geceler Kadir gecesidir.

Nasıl ki, bütün lika günleri Cum'a günüdür.

Şeyhın bu beytinde Cum'a gününün Leylei kadirden efdal olması kavline de işaret vardır. (.......) "Allah doğru yolu gösterendir, ancak maksûda şâyân O'dur."

5 ﴿