2

Şerrinden Mâhalakın

(.......) şerrinden mahalakın -

Ya'ni o Rabbın yarattığı bütün halkın: herhangisi olursa olsun şer şanından olan mahlûkatın kâffesinin şerrinden, ki, maddî ve manevî, dünyevî ve uhrevî, âfâkî ve enfüsî tabiî ve ihtiyarî her türlü şerre şâmil olur. Binaenaleyh İns-ü Cin ile bütün Şeytanların şerrine, siba'u hevam ve haşerat ve mikropların şerrine, sümum ve nârın şerrine, zünub ve hevanın şerrine, nefsin şerrine, âmelin şerrine ilâh.. Halk ıtlak olunabilen herhangi bir şeyin, şer ve

zarar ıtlak olunabilen herhangi bir şerrine umum ve şümulü vardır. Şu kadar ki, murad umumiyyetle yekdiğerine karşı olan şerleri değil, müsteîze karşı olan şerleri olmak zâhirdir. İbn-i Sîna gibi bazıları burada istiaze eden nefsi insanînin müsteazünminh olmaması iktıza edeceğini ve binaenaleyh mahalaktan murad onun gayri olan ecsam ve cismaniyyat olmak lâzım geleceğini söylemiş ve ruhi insanînin âlemi emirden olmasına mebnî âlemi halk demek olan mahalak da dâhil olmıyacağına zâhib olmuş ise de doğrusu ruh da mahlûktur, müsteîzin kendisi de mahalak da dâhıldır. Onun için istiaze edilen şer ona sade haricinden cebrî olarak gelecek olan âfakî şerden ıbaret olmayıp (.......) hukmünce tab'an veya kasden veya hataen ihtiyar ve iltizamiyle kendi nefsinden gelen enfüsî şerre dahi şâmil olmak lâzım gelir. Netekim « (.......) = senin en yaman düşmanın iki yanın arasındaki nefsindir» hadîsi şerîfinde de buna işaret olunmuştur. Bu vechile bu iki âyet, bu iki Sûre mecmûunun bütün mazmununu câmi'dir. Bundan sonrası ise bunun zımnında münderic olan aksam içinde kerseti vukuundan dolayı istiâzeye en çok hacet messeden bazı kısımları tayin ederek afâktan enfüse doğru tavzîh ve tafsîl olup bu vechile bu Sûrede daha ziyade âfakî olanlar ihtar olunarak buyuruluyor ki,

2 ﴿