84

(Ey Rasûlüm Muhammed) Allah yolunda savaş! Sen ancak kendi yaptığından sorumlusun. Müminleri de savaşa teşvik et. Umulur ki, Allah kâfirlerin gücünü kırar. Hiç şüphesiz ki Allah kuvvet ve kudretçe çok daha güçlü, ve cezası daha çetindir.

Durum böyle olunca yani savaş yazılmış, mazlumlar (zulme uğrayanlar) inler, acı büyük, dünya malı az, ölüm nasıl olsa takdir edilmiş, hazırlıklı olmak ve itaat etmek lazım olduğu halde münafıklar itaat etmez, hile ve dolandırmaya çalışır, birtakımları da ağır davranır savaştan kaçınırsa Ey Rasûlüm Muhammed! Bizzat sen Allah yolunda savaş. Sen ancak kendi nefsinle mükellefsin, kendi yaptıklarından sorumlusun. O halde yalnız da kalsan bu vazifeni yap. Müminleri de savaşa teşvik et ve istekli kıl ki Allah'ın kâfirlerin zarar ve kuvvetini önlemesi kuvvetle umulmaktadır. Yani vaad edilmiştir. Bu âyet, Küçük Bedir savaşı hakkında inmiştir. Âl-i İmran sûresinde . "Onlara bazı kimseler, insanlar, size karşı bir araya geldiler, demişlerdi" (Âl-i İmran, 3/173) âyetinde açıklandığı üzere Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Uhud savaşından sonra Ebû Süfyan'a karşı bir sene sonra zilkade ayında Küçük Bedir pazarına katılacağına dair sözleşmiş ve söz vermişti. Zamanı gelince insanları davet etti, fakat onlardan bir takımı çekindi. Bunun üzerine bu âyet indi ve Hazret-i Peygamber: "Ben yalnız kalsam yine giderim" buyurdu Ve yetmiş atlı arasında hareket etti. Allahü teâlâ da kâfirlerin kalbine bir korku koydu ve onları (Bedir'e gelmekten) caydırdı. Onlar, Merri Zahran'dan döndüler. Hazret-i Peygamber de beraberindeki (ashabı) ile birlikte Bedir'de sekiz gün kaldılar ve ticaret yaptılar. Bu şekilde Allah'ın, "Kafirlerin şiddet ve kuvvetini önleme" vaadi de Kureyş kâfirlerinin aleyhine gerçekleşti. Bunun genel bir şekilde gerçekleşmesi de Hazret-i İsa'nın gökten inmesi meselesi olacağı söylenmiştir. Hazret-i Peygamber bu "Küçük Bedir" olayında bu emre uygun olarak tek başına gitmeye kalkıştığı gibi, buna uyarak Hazret-i Ebû Bekir Sıddık da Peygamberin vefatı üzerine zekatı vermekten kaçınan mürtedlere karşı böyle yapmış ve Hazret-i Peygamberin halifesi olmayı hak ettiğini bununla da ispat etmiş ve başarılı olmuştu.

Evet, kâfirlerde şiddet ve kuvvet bulunabilir ve fakat Allah kuvvet ve kudretçe onlardan hem pek çok yüksek, hem de cezası ve azabı onlarınkinden çok şiddetlidir. Bundan dolayı kâfirlerin kuvvetinden korkup da Allah'a isyan etmemeli, Allah'ın kudret ve azabından korkup da Allah'a itaat etmeli ve kâfirlere karşı gelmelidir. Bunun için ey Rasûlüm Muhammed! Sen kendin Allah yolunda savaş ve müminleri teşvik et. Çünkü bu bir şefaat demektir.

84 ﴿