90Ancak o kimselere dokunmayın ki, sizinle aralarında anlaşma olan bir kavme sığınmış bulunurlar. Yahut ne sizinle, ne de kendi kavimleriyle savaşmayı gönüllerine sığdıramayıp tarafsız olarak size gelmişlerdir. Eğer Allah dileseydi, onları size musallat kılardı, onlar da sizinle savaşırlardı. Eğer onlar sizden uzak dururlar, sizinle savaşmayıp size barış teklif ederlerse, Allah, sizin için onlar aleyhine bir yol vermemiştir. Ancak şu iki durumun birinde bulunanlar yakalanıp öldürülmekten müstesnadır. 1- Sizinle aralarında bir anlaşma ve sözleşme bulunan herhangi bir kavme varıp onlara sığınanlar... Böyle sizinle savaş durumunda olanları terkedip savaş durumunda olmayan bir kavmin anlaşma ve güvencesine katılanlar, o kavm ile olan anlaşmanın hükmüne tabi olurlar. 2- Yahut, sizinle savaşa girişmekten veya sizinle savaş halinde olan kendi kavimlerine karşı savaşmaktan göğüsleri sıkışarak; yani ne sizinle, ne kendi kavimleriyle savaşmayı akıllarına sığdıramayıp ne lehinizde, ne aleyhinizde savaşmaya karışmamak, tarafsız kalmak arzusunda bulunarak soluk soluğa size gelmiş olanlar. Bunlar da aşağıda açıklanacağı gibi taarruzdan korunmuşlardır. Çünkü düşünmek ve takdir etmek gerekir ki, Allah dilemiş olsaydı elbette bunları; yani ne size, ne de düşmanınız olan kendi kavimlerine karşı savaşmak istemeyenleri üzerinize saldırırdı da bunlar da öbürleri gibi sizinle muhakkak savaşırlardı. Madem ki böyle olmadı, bunun Allah tarafından size bir lutuf olduğunu anlamalı ve şükrünü yerine getirmelidir. Bundan dolayı bunlar, sizden çekinirler ve sizinle savaşmaya girişmezler ve sizinle barışarak size boyun eğerlerse artık bunlar aleyhinde Allah size hiç bir yol vermemiştir. Onları bir anlaşma yapmadı diye ne öldürmeye, ne esir etmeye, ne de herhangi bir saldırıya uğratmaya hak ve yetkiniz yoktur. Savaştan sakınmakla boyun eğmeyi (barışmayı) arzetmeleri, saldırıdan korunmalarına yeterli bir sebeptir. Nasıl ki, Müdlic oğulları, Hazret-i Peygambere bu şekilde savaşmaktan sakınarak gelmişlerdir. |
﴾ 90 ﴿