106

Firavun: "Eğer bir mucize getirdiysen ve eğer doğru söyleyenlerden isen onu göster" dedi.

Allah'a karşı hak olandan başka bir şey söylememeye hak kazanmışım. Yani, hakkım ve şanım ancak doğruyu söylemektir. Nâfi kırâetinde okunduğuna göre; "Allah'a karşı haktan başkasını söylememem kendi üzerime bir borçtur, bir görevdir." Bir peygamberin birinci özelliği ve görevi doğru söylemektir. Ben size Rabbinizden bir belge ile geldim. Yani sözüm kuru bir iddiadan, boş bir davadan ibaret değildir. Şüphe ve tereddüde meydan bırakmaz, açık, seçik ve kesin bir bürhanım, belgem var, inanmazsanız ispata hazırım. İşte bundan dolayı İsrailoğulları'nı benimle gönder. Hazret-i Mûsa'nın Firavun'a ilk tebliği işte bu oldu. Buna karşı Firavun: "Eğer, sen bir âyetle, bir mucize ile geldinse haydi onu getir, eğer o sadıklardan, (yani doğrulukları ile tanınan o peygamberlerden) biri isen böyle yapman gerekir. Mûsa'nın tebliğine karşı Firavun'un bu sözleri usulünce yapılmış bir talep demektir. Bunda henüz bir haksızlık yoktur. Ancak "eğer, eğer" diyerek şart edatlarını sık sık tekrar etmesinde bir nezaketsizlik ve bir telaş eseri söz konusudur.

106 ﴿