41

Şunu da biliniz ki, ganimet olarak aldığınız her hangi bir şeyden beşte biri mutlaka Allah içindir. O da peygambere ve ona yakınlığı olanlara, yetimlere, miskinlere ve yolda kalmışlara aittir. Eğer siz Allah'a iman etmiş, hak ile batılın ayrıldığı o gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği o (Bedir) günü kulumuza indirdiğimiz âyetlere iman getirmiş iseniz bunu böyle biliniz. Ve biliniz ki, Allah, herşeye kâdirdir.

"Ğunm": Esasen bir şeye sıkıntı ve zahmet çekmeden nail olmak veya düşmandan doyumluk almak mânâlarına gelir ve alınan doyumluğa da isim olarak söylenilir ki, "ganimet" kelimesi de her iki bakımdan aynı anlama gelir. Şeriat ıstılahında ise ganimet, küffardan savaşla ve zor kullanılarak alınan maldır. Şu halde isterse harbin sonunda yapılan barış anlaşması gereğince olsun, düşmandan alınan mala ganimet adı verilmez. Lâkin "fey" adı verilir. Bundan dolayı ganimet kelimesi fey kelimesinden daha özel bir anlam taşır.

Ve biliniz, yani gereğince amel etmek üzere malumunuz olsun ki, aldığınız ganimet ne şeyden olursa olsun, isterse bir iğne veya iplikten ibaret bulunsun, bu sûrenin başında da beyan olunduğu üzere her şeyden önce "Enfâl Allah'a ait" olduğundan onun beşte biri sırf Allah içindir. Ve Peygamber içindir, ve ona yakınlığı olanlar içindir, ve yetimler içindir, ve miskinler (yani yoksullar) içindir, ve yolda kalmış yolcular içindir.

İlk önce ganimetin beşte birini Allah için ayırmak, onu da beş hisseye ayırıp, bu âyette açıklandığı gibi, bu beş gruba taksim etmek gerekir. Yani Allah, kendi hakkı olarak zikrettiği beşte biri, yine beşe ayırıp önce Resulullah'a, sonra da sırasıyla zikredilen bu insanlara verilmesini emreder.İşte bu sûrenin ilk âyetinde "Enfâl, (yani ganimetler), Allah'a ve Resul'e aittir." hükmünün ayrıntılı olarak açıklaması budur. Herşeyden önce enfâlin ve ganimetlerin hepsi Allah'ındır. Şu halde hepsi gaziler elinde emanettir. Bu ilâhî hükme göre, hepsinin kamu yararına sarfolunması gerekir. Fakat ilâhî hüküm, siz gazileri, diğer milletlerin geleneklerinde olduğu gibi, özel menfaatlerinizden de büsbütün mahrum etmez. Ancak ganimetten beşte birinin Allah için ayrılması ve kamu yönetimi tarafından, açıklandığı şekilde toplum yararına sarfedilmesini emreder. Ganimetin beşte birden geriye kalan beşte dördünü de siz gazilere bırakır. Şu halde gaziler, dilerlerse haklarını isterler. O zaman ganimetin onlar arasında taksimi vacip olur. Veya her biri dilerse kendi hakkından dilediği kadarını taksimden önce veya sonra yine Allah için terk edebilir. Çünkü hak sahibi, kendi hakkında dilediği gibi tasarruf etmekte hür ve serbesttir. Bu husus onların kendi isteklerine bırakılmış olduğu gibi, Resulullah'ın vefatından sonra onun beşte birden olan hissesi de din âlimleri tarafından değişik görüşlerin öne sürülmesine sebep olmuştur. Bu konudaki ictihadların ayrıntısı Fıkıh kitaplarına aittir. Bu âyetin Bedir gününde veya Bedir'den bir ay üç gün sonra meydana gelen Beni Kaynuka gazvesi sırasında nâzil olduğu hakkında iki rivayet vardır.

Eğer siz Allah'a ve iki ordunun karşı karşıya geldiği, müslüman ve kâfirlerin çarpıştığı gün, o furkan günü (yani hak ile batılın ayrıldığı Bedir günü) kulumuza indirdiğimiz şeylere, ki bunlar vahiy âyetleri, yardım melekleri ve ilâhî nusret ve zaferdir, işte bunlara iman etmiş hakiki müminler iseniz biliniz ki, bu böyledir. Yani enfâl ve ganimetin bu şekilde taksim olunması gerekir. Bunun böyle olduğunu bilin, ona göre gereğini yaparsınız. Ve Allah her şeye kâdirdir. O gün gözlerinizle gördüğünüz gibi, çoğa karşı aza, kuvvetliye karşı zayıfa zafer ve nusret vermeye kadir olan Allah, daha nelere, nelere kâdirdir ve siz O'nun emrine uyar, hükmüne uygun hareket ederseniz size daha neler neler verecektir.

41 ﴿