44

Allah'a ve ahiret gününe inananlar, mallarıyla ve canlarıyla cihad etmeyi görev bildiklerinden (zaten geri kalmak için) senden izin istemezler. Allah o muttakilerin kimler olduğunu bilir.

Halbuki Allah'a ve ahiret gününe iman edenler canlarıyla ve mallarıyla cihad edeceklerinden dolayı senden izin istemezler. Cihad hususunda izin istemezler, geri kalmak istemezler. İmanları güçlü olan müminlerin cihad hususunda âdeti, cihaddan kalmak için izin istemek değildir, istememektir. Mümin ise zaten izin istemez. Muhacirin'in ve Ensar'ın ileri gelenleri, "Cihadda Resulullah'dan izin istemeyiz, çünkü Rabbimiz, defalarca onu emretti ve bizi ona teşvik eyledi. Elbette canlarımızla ve mallarımızla durmadan mücahede edeceğiz." derlerdi. Hatta Hazret-i Peygamber, onlara kalmalarını, cihada katılmamalarını emretmiş olsa onların gücüne giderdi. Nitekim Tebük Seferi'nde, Hazret-i Ali'ye Medine'de kalmasını emrettiğinde Hazret-i Ali'nin gücüne gitmişti. Sonra ona, "Ya Ali, Sen bana göre, Mûsa'nın yanındaki Harun gibisin" buyurarak razı etmeye çalışmıştı. Biraz ilerde göreceğiz ki, niceleri cihada katılamadıkları için üzüntülerinden dolayı ağlayıp duruyorlardı. (Tevbe 9/92) Ve Allah bütün müttakileri bilir. Kimler olduklarını bilir, takvadaki derecelerini bilir, onların değerlerini bilir ve ona göre onlara büyük sevap verir. Gerçek müminlerin cihaddan kalmak için izin istememeleri takva sahibi olmalarındandır. Allahü teâlâ bütün müttakileri ve özellikle bunları bitmez tükenmez sevap ile taltif edecektir. Şu halde imanın hükmü ve gereği izin istememektir. Mümin olan imanından dolayı zaten izin istemez.

44 ﴿