6

Yeryüzünde rızkı Allah'a ait olmayan hiçbir canlı yoktur. O, onların karar kıldıkları yerleri de, emaneten durdukları yerleri de bilir. Onların hepsi apaçık bir kitaptadır.

Yeryüzünde hiçbir dâbbe, yani deprenip duran hiçbir canlı yoktur ki, kesinlikle onun rızkı Allah'a ait olmasın. Burada "yerde" ifadesi tahsis için değildir, "dâbbe" yalnızca dört ayaklı canlılar zannedilmesin diye bütün canlılara ait bir genelleme yapmak içindir ki, insan da bunlar arasındadır. Yani, gerek insan, gerek diğer canlıların rızkı, kuvveti, gıdası ve beslenmesi, yaşamak için gerekli olan bütün şartlar ve sebepler Allah'a aittir, O'ndandır. Tabii veya iradi olarak o canlının o rızka kavuşması Allah'ın yükümlülüğü altındadır. Gerçi yaşatmak istemediği vakit, rızkını kesiverir ve O kesince kimsenin vermesine imkân ve ihtimal yoktur. Fakat yaşatmak istediği sürece de bütün âlem onu önlemeye ve engellemeye çalışsa yine de göndereceği rızkı gönderir. Ve herbirinin müstekarrını ve müstevdaını bilir. Karar ettiği yeri de bilir, emaneten bulunduğu yeri de bilir. Durduğu, oturduğu yeri de bilir, gezdiği dolaştığı yeri de bilir. Sulbü de, rahimi de bilir. Yattığı yeri de bilir, öleceği yeri de bilir, veya öleceği vakti de bilir. Bütün bunları bilir ve ona göre rızkını verir. Hepsi bir kitab-ı mübindedir. Bütün o kımıldayan canlılar, rızıkları, müstekarları ve müstevda'ları takdir olunup, levh-i mahfuza yazılmış, Allah'ın bilgisinden yaratılış alanına çıkarılmıştır ki, bu kitabı görebilen melekler oradaki yazıyı açıktan okur ve anlarlar. İşte Allah'ın ilim ve kudreti böyle geniş ve fazl-u keremi ile rablığı böyle kapsamlıdır. Şu halde insan rızkını Allah'dan istemeli ve rızık için değil, Allah için çalışmalıdır. Rızık meselesi o kadar endişe edilecek bir şey değildir. Allah'dan başkasından rızık beklemek boşunadır.

6 ﴿