47

Nuh: "Ey Rabbim! Ben bilmediğim bir şeyi istemiş olmaktan dolayı sana sığınırım. Sen beni bağışlamazsan, bana merhamet etmezsen ben hüsrana uğrayanlardan olurum.

Derken aralarına dalga giriverdi, bunun üzerine o da boğulanlardan oluverdi. Ve denildi. Ey yer, suyunu yut! Ey gök, sen de kes artık! Bu emirlerin ifade ettiği heybeti ve kudreti tasavvur etmeli. Yere, göğe böyle emir veren ve onlara hükmeden ilâhî saltanatın azamet ve büyüklüğünü düşünmeli. Bu kudrete kim karşı durabilir? Sular çekildi ve emir icra edildi. Yani azap emri, azap hükmü yerine getirildi. Boğulacaklar boğuldu, kurtulacaklar kurtuldu. İş bitirildi. Gemi de Cudi üzerine oturdu.

Cudi: Engince bir dağdır ki, Musul'da denilmiş, El-Cezîre'de, Âmid'de, Şam'da denilmiş. Ebû Hayyan diyor ki, Cezire'de veya Âmid'de denilmesi Musul'a yakınlığı dolayısıyladır. Bir de denilmiş ki, Cudi her dağa söylenilebilen bir cins ismidir. Nitekim Zeyd b. Amr b. Nufeyl'in şu beyti bu kabildendir:

"Sübhanellah, sübhanellah diyerek tekrar tekrar O'nu tesbih ederiz.

Bizden önce O'nu dağ da, buz da tesbih etti."

Ve o zalim kavme, defolun denildi. Nuh'a karşı tavır alan ve yukarıda da açıklandığı gibi, sürekli alay eden ve haklarında Allah tarafından "O zalimler hakkında bana bir niyazda bulunma." diye onlar hakkında hayır dua edilmesine bile izin verilmeyen işte o zalim kavim böylece helâk edilmiş oldu.

47 ﴿