43

Ey Rasûlüm Muhammed! Sana senden önceki peygamberlere söylenenden başka bir şey söylenmiyor. Şüphesiz ki senin Rabbin hem mağfiret sahibidir hem de acı verecek bir azap sahibidir.

 Ne önünden, ne ardından O'na batıl yanaşamaz. İçindekiler hiçbir şekilde iptal edilemeyecek derecede doğru ve sağlam, ona karşı yapılan asılsız gürültü, inkâr ve ilhad onun haddi zatındaki delil ve sağlamlığına hiçbir eksiklik veremez, öyle aziz hamîd, yani bütün kâinatın üzerindeki nimetleriyle hamd ve medhettiği bir hikmet sahibinden indirilmiştir.

Ey Rasûlüm Muhammed! Sana senden önceki peygamberlere söylenenden başka bir şey söylenmiyor. Kâfirler tarafından sana söylenen sözlerin bütün özeti, "Biz sizin gönderildiğiniz şeyleri inkâr etmekteyiz." (Sebe', 34/34) diye önceki peygamberlere karşı söylenen inkâr, yalanlama ve ilhaddan başka bir şey değildir. Dolayısıyla üzülme de onlar gibi sabret. Şüphe yok ki Rabbin muhakkak mağfiret sahibi, hem de acı verecek bir ceza sahibidir. Peygamberlerine ve tevbekar olanlara bağışlaması büyük olmakla birlikte, düşmanlarına ve günahkarlara vereceği ceza çok elem vericidir. Günü gelir o yola gelmek istemeyen kâfirlerin, inkârcıların belalarını verir. Yukarıda, "Öz Arapça bir Kur'ân olmak üzere âyetleri ayırt edilmiş bir kitaptır, bilecek bir kavim için." (Fussilet, 41/3), burada da, "Bütün kainatın övdüğü bir hikmet sahibinden indirilmedir." (Fussilet, 41/42) buyurulmasına karşı o yapılan ilhaddan olmak üzere demişler ki "O öyle indirilmiş bir kitap ise neden Arapça olmuş, başka bir dil ile indirilse de mucizeliği daha açık olsa ya".

43 ﴿