2Kurân'ı öğretti. Rahmetiyle O Rahmân, Kur'ân'ı öğretti. İlimden, öğretmek mânâsını ifade eden "ta'lim" fiili, iki mef'ul alacağı için bu anlamda burada birinci mef'ul hazfedilmiş, böylece maksat, şuna veya buna öğretmek değil, bizzat öğretimin kendisinin ifade edildiği anlatılmıştır. Böylece bu kelime, gerek Cibril'e, gerek Peygamber'e, gerek ümmete olan öğretimin kısımlarından hepsini içine almaktadır. Bazıları da demişlerdir ki, burada alâmet mânâsınadır. Buna göre âyetin anlamı, Kur'ân'ı alâmet kıldı, yani ibret alacak olanlara bir âyet, yahut nübüvvet için bir delil ve mucize kıldı demektir. Bu durumda diğer bir mef'ulün hazfini gözetmeğe gerek kalmaz ve önceki sûrenin başında yer alan "Ay yarıldı." (Kamer, 54/1) âyeti ile mütenasib olur. Yani o sûre heybet kapısından, bu sûre de rahmet kapısından bir mucize ile başlamış bulunur. Şu halde tercemede öğretti denilmeyip de ta'lim etti denilirse bu iki duruma da işaret edilmiş olur. Mamafih Alûsî der ki: "Konuşan bin münasebet de gösterse, yine bunun ilim öğretiminden ibaret olduğunu bilmek gerekir." Kur'ân'ın öğretimi mânâsına gelince, âyette fiilinin yer alması, Kur'ân'a ilim izafe etmektedir. Bu, Kur'ân'ın yalnız lafızlarının değil, mânâsının da çok üstün bir tarzda ilim ifade ettiğini göstermektedir . Ancak bu, farklılık arzetmektedir. Bazan işaret ve remizlerden kevnî hadiselere vakıf olma derecesine kadar çıkar. İbnü Cesir ve İbnü Ebî Hâtim'in İbnü Mes'ud'dan yaptıkları rivayete göre, Kur'ân'da her şeye dair ilim indirilmiş ve her şey beyan edilmiş ise de bizim ilmimiz onun tamamını kavrayacak durumda değildir. İbnü Abbas da demiştir ki: "Devemin ipi kaybolsa her halde onu Allah'ın Kitabında bulurdum." Mûrsî de şöyle der: "Kur'ân, evvelkilerin ve sonrakilerin ilimlerini içine almaktadır." Öyle ki onun hakikatini ancak mütekellim olan (konuşan) Allahü teâlâ bilir. Sonra "Onun te'vilini (yorumunu) ancak Allah bilir..." (Âli İmran, 3/7) âyetince Allahü teâlâ'nın kendine tahsis ettiği bilgiler müstesnâ olmak üzere Resulullah, sonra da sahabilerin büyükleri, onlardan sonra da ilimde onlara varis olan Tâbiîn bilir." Bir kısım âlimler de öğretimi, mânâların tasavvur edilmesi için nefsi uyarmak şeklinde tarif etmişlerdir. Kıyametin yaklaşmasına karşı ilâhî rahmetten ortaya çıkan en büyük ve önemli nimetin Kur'ân öğretimi nimeti olduğu böylece ifade edildikten sonra, kime ve nasıl öğretildiği hususunu anlatmak için buyuruluyor ki: |
﴾ 2 ﴿