98-BEYYİNE:1Kitap ehlinden ve müşriklerden (Hakk'ı) tanımayanlar, kendilerine açık delil gelinceye kadar inkârlarından ayrılacak değillerdi. Değildi, o küfredenler kitap ehli ve müşriklerden. (Min) teb'îzıyye veya beyâniyye, mahzûfe müteallık olup, yahut takdirinde zarf-ı müstekar, o küfredenlerin hali veya sıfatıdır. Bu iki kısımdan kâfirler veya iki kısım kâfirler ki, bazısı kitap ehli, bazısı müşrik, yahut hem kitap ehlinden, hem de müşriklerden olan kâfirler demek olabilir. Zira "vav"ın atf-ı rabıttan sonra da, önce de olması mümkündür. Bu üçüncü takdirde bilhassa kitap ehlinden oldukları halde Allah'a çocuk isnad etmek veya teşbihe kail olmak gibi herhangi bir vechile açık veya gizli şirke kail olanlar kastedilmiş olur. Üçüncü âyette yalnız kitap ehli zikredilmesine bu mânâ daha çok yakındır. Kitap ehli yahudi ve hıristiyanlardır. Burada kitap ehli adıyla ifade edilmeleri, bunlar içinden Allah'a küfredenlerin küfürleri, yani Kur'ân'a ve Resulullah'a iman etmemeleri, mensub oldukları kitaplarına, Tevrat'a ve İncil'e de küfür mânâsında olduğuna işaret etmek içindir. Müşrikler, Allahü teâlâ'ya putlardan veya başkasından her ne şekilde olursa olsun şirk itikad edenler, yani Allah'tan başkasına ilâhlık isnad edenlerdir ki, puta tapanlardan daha geneldir. Allah'ın zatının birden fazla olduğuna kanaat eden her çeşit "politeiste"lere ve Allah'ı tanımayıp "Ben sizin en büyük Rabbinizim". (Nâziât, 79/24) ve "Ben, sizin için, benden başka bir ilâh tanımıyorum." (Kasas, 28/38) diyen Firavun gibi tek şekilde olsun arzularını ilâh edinen veya Allah'tan başka herhangi bir şeye tek başına veya ortaklaşa tanrılık payesi verenlerin hepsini içine alır. Çünkü Allahü teâlâ zatında hak mabud olduğu için, ondan ilâhlığın yok edilmesine imkân olamayacağı için O'ndan başka herhangi bir şeye, gerek ortaklık ve gerek yalnız başına tanrılık isnad etmek aslında şirktir. Zatın birliği ile beraber sıfatın çokluğu şirki gerektirmez. Şirk ancak Allah'ın zatında küllî veya cüz'î çokluk inancındadır. Onun için üç zat demek olan "ekânim-i selâse" (üç asıl)nin birliği şeklinde iddia edilen teslis (üçleme) birlemesi, gerçekte tevhid (birleme) değil, zatın hem çokluğu, hem tekliği davasını içerdiği için hem şirk, hem çelişkidir. Burada, 'nin elif-lâmı, cins için olarak gerek puta tapıcı ve gerek diğer bütün müşrikleri içine alır. Gerçi bazıları "ahde" yorarak puta tapanlara tahsis etmişler. Çünkü Mekke ve Medine ile etrafında bulunan Arap müşrikleri putlara tapıyorlardı. Burada kastedilen de onlardır demişlerse de akid mânâsının daha önce "küfredenler"de düşünülmesi yeterlidir. O pis kâfirler, bütün kitap ehli ile bütün müşrikler cinsi içinden bazıları olmuş olur. Böyle kitap ehli cinsi ile müşrikler cinsi içinden küfretmiş olan kâfirler, yahut kitap ehlinden olmakla beraber müşrik olan o kâfirler Kendilerine beyyine gelinceye kadar ayrılacak değildi. Yani bulundukları o hallerinden ayrılacak, ayırtlaşacak değillerdi. MÜNFEKKÎN,, 'ün haberidir. "Hatta" da ona müteallıktır. |
﴾ 1 ﴿